KÂRLI PAZARDAN SALIH AMELIN SEVABINA DAIR SEÇMELER (⮫)


 Kârlı Pazardan Salih Amelin Sevabına Dair Seçmeler

 İlim ve Âlimlerin Sevabı

Muâviye -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah kim için hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar.»

Buhârî (71) ve Müslim (1037) rivayet etmiştir.

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, ilim öğrenmek için bir yola çıkarsa, Allah ona Cennet'e giden yolu kolaylaştırır. Bir topluluk, Allah'ın kitabını okuyup ondan ders almak üzere, Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de onları kanatlarıyla sarar. Allah onları, kendi katında bulunanlara anar.»

Müslim rivayet etmiştir. (2699)

 İlim Öğretmenin Sevabı

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir insan öldüğü zaman, üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir: Devam eden sadaka, kendisinden istifade edilen ilim, arkasından dua eden hayırlı evlat.»

Müslim rivayet etmiştir. (1631)

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İnsanları doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksiltilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de, kendisine uyanların günahı gibi günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksiltilmez.»

Müslim rivayet etmiştir. (2674)

Ebu Mesud el-Ensarî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim bir hayra (iyiliğe) vesile olursa, o kimseye hayrı yapan kimsenin ecri gibi bir ecir vardır.»

Müslim rivayet etmiştir. (1893)


 Abdest Almanın ve (vücut azalarını) Tastamam Yıkamanın Sevabı

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Müslüman –veya Mü'min– bir kul abdest aldığında yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile yüzünden çıkar. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ayaklarından çıkar. Neticede o kul, günahlardan temizlenmiş olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (244)

Osman bin Affân -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim abdest alır ve bunu güzelce yaparsa, günahları bedeninden tırnak diplerine varıncaya kadar akıp çıkar.»

Müslim rivayet etmiştir. (229)

 Zorluklara Rağmen (vücut azalarını) Tastamam Yıkayarak Abdest Almanın Sevabı

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Size, Allah’ın kendisiyle günahları yok edip, dereceleri yükselteceği hayırları haber vereyim mi? Dediler ki: Evet! Yâ Rasûlullah! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Zorluklara rağmen abdesti tam olarak almak, câmilere (gitmek için) atılan adımların çok olması ve bir namazdan sonra diğer namazı beklemek. İşte asıl ribât (hudud boylarında nöbet tutmuş gibi cihad sevabı) budur.»

Müslim rivayet etmiştir. (251)

 Misvak Kullanmanın Sevabı

Âişe –radıyallahu anha-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Misvak kullanmak, ağzı temizler ve Rabbi razı eder.»

Nesaî rivayet etmiş (1/10), Buhârî Sahih adlı eserinde (4/158) muallak olarak rivayet etmiştir.

 Abdesti Muhafaza Etmenin Sevabı

Sevbân -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zahiri ve batini temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mümin riayet eder.»

Ahmet rivayet etmiştir. (22378)

 Abdestin Ardından Kelime-i Şehadetin Sevabı

Ömer bin Hattâb -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizden kim abdestini alır veya bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abdullâhi ve rasûluhu. (Şehâdet ederim ki Allah'tan başka hak ilâh yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve rasûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer.»

Müslim rivayet etmiştir. (234)

 Abdestten Sonra Namaz Kılmanın Sevabı

Ebu Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- sabah namazında Bilal'e şöyle demiştir:

«Ey Bilâl! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibadetler arasında en fazla sevap beklediğin hangisidir? Çünkü ben cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum.»

Dedi ki: « En fazla sevap beklediğim ibadet budur dedi: Gece veya gündüz abdest aldıktan sonra bu abdestle kılabildiğim kadar namaz kılarım.»

Buhârî (1149) ve Müslim (2458) rivayet etmiştir.

Ukbe bin Âmir -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Güzelce abdest alıp, sonra iki rekat namaz kılan ve namaza bütün kalbi ve benliği ile yönelen hiç bir müslüman yoktur ki, kendisine cennet vâcip olmasın!»

Müslim rivayet etmiştir. (234)

Osman -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim benim bu aldığım abdest gibi abdest alır, sonra içinden (dünyevi) bir şey geçirmeksizin iki rekat namaz kılarsa Allah onun geçmiş günahla­rını bağışlar.»

Buhârî (164) ve Müslim 226) rivayet etmiştir.

 Ezan Okuyan Kimsenin Sevabı

İbni Ebu Sa'sa el-Ensâri'den rivayet edildiğine göre, Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallahu anh- ona şöyle demiştir:

''Görüyorum ki koyunu ve kır'ı çok seviyorsun. Kırda koyunlarının yanında olduğun vakit, namaz için yüksek sesle ezan oku. Zira Rasulullah -allallahu aleyhi ve sellem'den işittim; şöyle buyurdu:Müezzinin sesini işiten cin, insan ve her şey kıyamet günü ona şahitlik eder.''

Ebû Saîd şöyle demiştir: Bunu, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den duydum.

Buhârî rivayet etmiştir (3296)

Talha bin Yahyâ'nın amcasından rivayet edildiğine göre,şöyle demiştir:

Bir gün Muâviye bin Ebu Süfyân'ın yanındaydım. Müezzin gelip, onu namaza çağırınca Muâviye şöyle dedi:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim: «Müezzinler, kıyamet günü insanların boyunları en uzun olanlarıdır.»

Müslim rivayet etmiştir. (387)

Enes bin Mâlik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şafak söktüğü vakitte baskın yapardı. Ezan okunmasını bekler, eğer ezan okunduğunu işitirse baskını durdurur, eğer ezan okunmaz ise hücum ederdi. Bir adamın; "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür." diye nidasını duyunca, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Fıtrat (İslâm) üzerinde.» Sonra o kimse, "Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka hak ilâh yoktur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka hak ilâh yoktur." diye nida edince, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Cehennem ateşinden kurtuldun.» buyurdu. Baktıklarında bu adamın bir keçi çobanı olduğunu gördüler.

Müslim rivayet etmiştir. (382)

 Müezzini Tekrar Etmenin Sevabı

Ömer bin Hattâb -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Müezzin; "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür." dediği zaman, sizlerden biri "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür." derse, "Şehadet ederim ki Allah'tan başka hak ilâh yoktur." dediği zaman, "Şehadet ederim ki Allah'tan başka hak ilâh yoktur." derse, "Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resûlü'dür." dediği zaman, "Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resûlü'dür." derse, "Haydi namaza!" dediği zaman, "Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur." derse."Haydi felaha!" dediği zaman, "Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur" derse. Sonra da "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür" dediği zaman; "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür" derse, Sonra: "Allah'tan başka hak ilâh yoktur." dediği zaman, "Allah'tan başka hak ilâh yoktur." derse ve kalbiyle de tekrar ederse Cennet'e girer.»

Müslim rivayet etmiştir. (385)

 Ezanın Ardından Sünnet Olan Dua ve Zikrin Sevabı

Abdullah bin Amr bin el-Âs'dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle söylerken işitmiştir:

«Eğer Müezzini duyarsanız, siz de söylediklerini tekrar ediniz. Sonra da benim için salavat getiriniz. Kim benim için salavat getirirse, Allah da bu salavat karşılığında ona on defa salavat getirir. Sonra da Allah'tan benim için vesile'yi dileyiniz. O, Cennet'te öyle bir makamdır ki, yalnızca Allah'ın kullarından bir kuluna yaraşır. Umuyorum ki o, ben olurum. Kim benim için vesile'yi dilerse ona şefaat edilir.»

Müslim rivayet etmiştir. (384)

Câbir bin Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim ezanı işittiği zaman: "Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın Rabbi Allah'ım! Muhammed'e -sallallahu aleyhi ve sellem- vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vadettiğin Makâm-ı Mahmûda ulaştır." diye dua ederse, kıyamet gününde o kimseye şefaatim vacip olur.»

Buhârî rivayet etmiştir (614)

Sad bin Ebu Vakkas -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim müezzini işittiğinde: "Ben, Allah'tan başka hak ilâh olmadığına şahitlik ederim. O, tektir ve ortağı yoktur. Muhammed, O'nun kulu ve Rasûlüdür. Rab olarak Allah'ı, Rasûl olarak Muhammed'i ve din olarak İslâm'ı kabul ettim (razı oldum)" derse günahları bağışlanır.»

Müslim rivayet etmiştir. (386)

 Namaz Kılmanın Sevabı

Ma'dân bin Ebu Talha el-Ya'murî'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in azatlısı Sevbân ile karşılaştım ve dedim ki: "Yaptığım zaman Allah'ın beni Cennet'e sokacağı bir amel söyle." Veya şöyle dedi: Dedim ki: Amellerin Allah'ın katında en sevimlisi hangisidir? O sustu. Sonra tekrar sordum. O, yine sustu. Sonra üçüncü defa sordum, o da şöyle dedi: Rasûlullah'a bunu sordum, o da dedi ki: «Allah'a çokça secde etmelisin. Allah'a ettiğin her bir secde ile Allah seni bir derece yükseltir ve senden bir günahı siler.»

Ma'dân dedi ki: Sonra Ebû Derdâ ile karşılaştım. Ona da aynı soruyu sordum. Sevbân'ın bana dediğinin aynısını söyledi.

Müslim rivayet etmiştir. (488)

Rabîa bin Kâb el-Eslemî'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir gece Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile geceliyorduk. Ona abdest suyunu ve ihtiyaçlarını getirdim. Bana dedi ki: «Ne istersin?» Ona dedim ki: "Cennet'te senin yanında olmak isterim." Dedi ki: «Bundan başka bir şey ister misin?» Dedim ki: "Yalnızca bunu isterim." Dedi ki: «Kendin için çokça secde yaparak bana yardımcı ol.»

Müslim rivayet etmiştir. (489)

 Farz Namazları Kılmanın ve Bunları Muhazafa Etmenin (devamlılığın) Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizden birinizin kapısının önünde bir nehir olsa ve günde beş defa o nehirde yıkansa, üzerinde kirden bir eser kalır mı?» Dediler ki: "Onda kirden bir eser kalmaz." Dedi ki: «Beş vakit namaz da bunun gibidir. Allah onlarla günahları siler.»

Buhârî (528) ve Müslim (667) rivayet etmiştir.

Amr bin Saîd bin Âs'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Osman'ın yanındaydım. O abdest suyunu istedi ve şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle dediğini duydum:

«Abdesti, huşusu ve rükûsu güzelce eda edilmiş bir farz namazı kılan her bir Müslüman kimsenin bu namazı, büyük günahlar dışında geçmiş bütün günahlarına kefaret olur. Bu, bütün zamanlarda böyledir.»

Müslim rivayet etmiştir. (227)


 Sabah ve İkindi Namazının Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Melekler, gece ve gündüz birbiriyle yer değiştirirler. Sabah ve ikindi namazlarında ise birarada bulunurlar. Sizinle geceleyen melekler semaya yükseldiklerinde, Rableri onlardan daha iyi bildiği halde onlara sorar: "Kullarımı ne halde bıraktınız?" Derler ki: Biz onları namaz kılarken bıraktık, onlar namaz kılarken yanlarına geldik.»

Buhârî (555) ve Müslim 632) rivayet etmiştir.

Cerîr bin Abdullah'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanındaydık. Dolunay halindeki Ay'a bakarak şöyle buyurdu: «Sizler şu Ay'ı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi, Rabbinizi de açıkça göreceksiniz. Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kaçırmamak elinizden geliyorsa, kesinlikle kaçırmayıp kılınız.» Sonra da şu âyeti okudu: "Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbih et!''

Buhârî (554) ve Müslim 633) rivayet etmiştir.

İmâra bin Rueybe'den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse Cehennem'e girmeyecektir.»

Sabah ve ikindi namazlarını kastediyordu.

Müslim rivayet etmiştir. (634)

Ebû Mûsâ -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İki serinlik namazını kılan kimse Cennet'e girer.»

Buhârî (574) ve Müslim 635) rivayet etmiştir.

İki serinlik namazı: İkindi ve sabah namazıdır.

 İkindi Namazının Sevabı

Ebû Busra -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Muhammas'ta ikindi namazını bize kıldırdı ve şöyle buyurdu: «Bu namaz, sizden öncekilere de farz kılınmıştı. Fakat onlar bu namazı yitirdiler. Kim onu muhafaza ederse onun sevabı iki misliyle olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (830)

 Sabah Namazının Sevabı

Cündüb -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himayesindedir. Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda sizi sorguya çekmesin. Çünkü Allah, himayesindeki bir konudan sorguya çektiği kimseyi yakalar, sonra da onu yüzüstü Cehennem'e atar.»

Müslim rivayet etmiştir. (657)

 Yatsı Ve Sabah Namazını Cemaatle Kılmanın Sevabı

Osman -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gecenin yarısını namazla geçirmiş gibidir. Sabah namazını da cemaatle kılan kimse ise, bütün gece namaz kılmış gibi olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (656)

 Vaktinde Kılınan Namazın Sevabı

İbni Mes'ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e; "Allah'a en sevimli gelen amel hangisidir?" diye sordum. «Vaktinde kılınan namazdır.» dedi.

Buhârî (527) ve Müslim (85) rivayet etmiştir.


 Namazda Âmin Demenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İmam, (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) dediği zaman, "Âmin" deyin. Çünkü kimin sözü meleklerin sözüne denk gelirse, onun geçmiş günahları bağışlanır.»

Buhârî (782) ve Müslim (410) rivayet etmiştir.

Ebû Mûsâ el-Eşarî'den -radıyallahu anh-'dan rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize hitap ederek, bize sünnetimizi açıkladı ve bize namazımızı öğretti. Dedi ki: «Namaz kıldığınız zaman saflarınızı sabitleyin. Biriniz size imamlık yapsın. O, tekbir getirdiği zaman, siz de tekbir getirin. O, "Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil" dediği zaman, siz de "Âmin" deyin ki, Allah size icabet etsin.»

Müslim rivayet etmiştir. (404)


 Rükûdan Kalktıktan Sonra (Ey Allah’ım! Rabbimiz! Hamd Sana Mahsustur) Sözünün Fazileti

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İmam, "Allah, kendisine hamd edeni işitir." dediği zaman, "Ey Rabbimiz! Hamd sana mahsustur." deyin. Çünkü kimin sözü meleklerin sözüne denk gelirse, onun geçmiş günahları bağışlanır.»

Buhârî (796) ve Müslim (409) rivayet etmiştir.

Ebû Mûsâ el-Eşarî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize hitap ederek, bize sünnetimizi açıkladı ve bize namazımızı öğretti. Dedi ki: «Namaz kıldığınız zaman saflarınızı sabitleyin. Biriniz size imamlık yapsın. İmam, "Allah, kendisine hamd edeni işitir."dediği zaman, siz de; "Ey Allah’ım! Rabbimiz! Hamd sana mahsustur." deyin ki, Allah size icabet etsin.»

Müslim rivayet etmiştir. (404)


 Rükûdan Kalktıktan Sonra (Rabbimiz! ... Çokça Hamd, Yalnızca Sanadır) Sözünün Fazileti

Rifâa bin Râfi' ez-Zerkî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

"Bir gün Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in arkasında namaz kılıyorduk. Rükûdan başını kaldırıp; «Allah, kendisine hamd edeni işitir.» dediğinde, arkadan bir adam; "Rabbimiz! Tertemiz, mübarek ve çokça hamd, yalnızca sanadır." dedi. Namaz bittiğinde dedi ki: «Konuşan kimdi?» Adam dedi ki: "Ben." Dedi ki: «Hangisi bunu ilk yazacak diye onu yazmakta acele eden otuz küsür melek gördüm.»

Buhârî rivayet etmiştir. (799)


 Cemaatle Kılınan Namazın Sevabı

İbni Ömer -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.»

Buhârî (645) ve Müslim (650) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde ve pazarda kıldığı namazından yirmi küsur derece daha üstün olur. Şayet biri güzelce abdest alır, sonra mescide gider, onu namazdan başka hiçbir şey buna sevk etmez, namazdan başka hiçbir niyeti olmazsa, mescide girinceye kadar attığı her adımla bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Mescide girdiği zaman namaz kendisini orada hapsettiği müddetçe namazda sayılır. Biriniz namaz kıldığı yerde bulunduğu sürece melekler ona salavat okurlar ve burada birine eziyet etmedikçe ve abdestini bozmadıkça onun için şöyle derler: “Ey Allah’ım! Buna rahmet buyur. Ey Allah’ım! Bunu mağfiret eyle! Ey Allah’ım! Bunun tövbesini kabul et!»

Buhârî (647) ve Müslim (649) rivayet etmiştir.

 Birinci Safta Namaz Kılmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İnsanlar nida (ezan) okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra da bunun için kura çekmekten başka yol bulamasalardı, kesinlikle kura çekerlerdi.»

Buhârî (615) ve Müslim (437) rivayet etmiştir.

Nida, ezan okumaktır.

Fal okundan kasıt, kura çekmektir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Erkeklerin safların en hayırlısı birinci saflarıdır. En şerlisi ise sonuncu saflarıdır. Kadınların saflarının en hayırlısı sonuncu saflarıdır. En şerlisi ise birinci saflarıdır.»

Müslim rivayet etmiştir. (440)


 Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'de Namaz Kılmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında, diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.»

Buhârî (1190) ve Müslim (1394) rivayet etmiştir.

 Allah Azze ve Celle İçin Mescit İnşa Etmenin Sevabı

Osman -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Kim, Allah -Azze ve Celle-'nin yüzünü (görmeyi) umarak bir mescid inşa ederse, Allah da ona Cennet'te bir ev bina eder.»

Buhârî (450) ve Müslim (533) rivayet etmiştir.


 Namaz İçin Mescitlere Yürümenin Sevabı

Ebû Mûsâ -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Namazda en büyük sevabı alna kimse, onlardan en uzak olanı ve yürüdüğü mesafe en uzak olanıdır. Namazı imamla birlikte kılıncaya kadar bekleyene, namazı kılıp sonra uyuyan kimseden daha büyük sevap vardır.»

Buhârî (651) ve Müslim (662) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelmesinde Allah Teâlâ o kimseye Cennet'te bir yer hazırlar.»

Buhârî (662) ve Müslim (669) rivayet etmiştir.

Ubey bin Ka'b -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

Ensar'dan bir adam vardı. Evi mescide ondan daha uzak olan bir kimse bilmiyorum. Buna rağmen hiçbir namazı kaçırmıyordu. Kendisine: "Keşke bir merkep satın alsan! Karanlık ve sıcak günlerde ona binerdin." denildi. Adam: "Evimin mescide yakın olması beni sevindirmez. Ben mescide her gidişimde ve ailemin yanına döndüğüm her dönüşümde attığım her adıma sevap yazılmasını istiyorum." dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Allah Teâlâ bunların hepsinin sevabını senin için bir araya topladı.» buyurdu.

Müslim rivayet etmiştir. (663)

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Evlerimiz mescide uzak olduğu için evlerimizi satıp mescide yakınlaşmak istedik. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu bize yasakladı ve şöyle buyurdu: «Muhakkak her attığınız adımda sizin için bir derece vardır.»

Müslim rivayet etmiştir. (664)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim kendi evinde abdest alır, sonra Allah'ın farzlarından birini yerine getirmek için Allah'ın evlerinden birine yürürse, adımlarından biri bir günahı siler, diğeri bir derece yükseltir.»

Müslim rivayet etmiştir. (666)


 Kalbi Mescitlere Bağlı Olan Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Yedi sınıf insan vardır ki; Allah'ın (Arş'ının) gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadığı o günde Allah onları gölgelendirecektir: Adaletli yönetici, Allah'a ibadet ederek yaşamış genç, kalbi mescitlere bağlı olan adam...»

Buhârî (1423) ve Müslim (1031) rivayet etmiştir.

 Mescide Oturup Namazı Bekleyen Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kul, namaz kıldığı yerde oturup namazı beklediği sürece namazdadır. Oradan ayrılıncaya veya abdestini bozuncaya kadar melekler şöyle derler: “Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, ona merhamet eyle.»

Buhârî (176) ve Müslim (649) rivayet etmiştir.

 Evde Kılınan Nafile Namazın Sevabı

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizlerden biriniz mescitte namazını kıldığı zaman, evi içinde namazından bir pay ayırsın. Çünkü Allah, evindeki namazından ötürü muhakkak bir hayır kılmıştır.»

Müslim rivayet etmiştir. (778)

 Revâtip Sünnetleri Muhafaza Etmenin Sevabı

Ummu Habîbe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Farz namazları dışında günde on iki rekât nafile namaz kılan her Müslüman kul için, Allah Cennet'te bir ev bina eder. Veyahut şöyle dedi: Cennet'te bir ev bina edilir.»

Ümmü Habîbe şöyle demiştir: Bu namazlara hâlâ devam ediyorum.

Amr şöyle demiştir: Bu namazlara hâlâ devam ediyorum.

El-Nu'mân da aynısını söylemiştir.

Müslim rivayet etmiştir. (728)

 Sabah Namazının İki Rekât Sünnetinin Sevabı

Âişe –radıyallahu anha-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sabah namazının iki rekât sünneti, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.»

Başka bir rivayette de şöyledir: «İki rekât sünneti bana bütün dünyadan daha sevimlidir.»

Müslim rivayet etmiştir. (725)

 Gecenin Sonunda Kılınan Vitir Namazının Sevabı

Câbir -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, gecenin son bölümünde kalkamamaktan endişe ederse, vitir namazını gecenin başında kılsın. Kim de gecenin son bölümünde kalkmaya aşırı istekliyse, vitir namazını gecenin son bölümünde kılsın. Çünkü gecenin son bölümünde kılınan namazda melekler hazır bulunurlar. Bu ise daha fazîletlidir.»

Müslim rivayet etmiştir. (755)

 Gece Namaza Kalkan ve Bunun İçin Ailesini Uyandıran Kimsenin Sevabı

Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Hureyre -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre o ikisi şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, gece namaza kalkar, karısını da uyandırarak birlikte iki rekât namaz kılarsa; o ikisi Allah'ı çokça zikreden erkeklerden ve Allah'ı çokça zikreden kadınlardan yazılırlar.»

Ebû Dâvûd rivayet etmiştir (1451)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Gecenin bir kısmında kalkıp namaz kılan ve karısını da namaz kılması için uyandıran, uyumaya devam ederse yüzüne su serpen kimseye Allah rahmet etsin. Gece kalkıp namaz kılan ve kocasını da namaz kılması için uyandıran, kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kadına da Allah rahmet etsin.»

Ahmed (7410) ve Ebû Dâvûd (1308) rivayet etmiştir.


 Duhâ Namazının Sevabı

Ebû Zerr –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Her birinizin her bir eklemi için bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her bir tesbih sadakadır, her bir hamd sadakadır, her bir tehlil (lâ ilâhe illallah) sadakadır, her bir tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rekât namaz bütün bunların yerini tutar.»

Müslim rivayet etmiştir. (720)

 Cuma Namazının Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Büyük günahlara bulaşmadığı sürece, beş vakit namaz ve cuma namazından diğer cuma namazına kılınan namazlar, aralarında işlenen günahlara kefarettir.»

Müslim rivayet etmiştir. (233)

 Cuma Namazı İçin Yıkanmanın, Koku Sürmenin ve Cuma Hutbesinde Sessiz Olmanın Sevabı

Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim cuma günü yıkanır, gücü yettiği kadar temizlenir ve koku sürerse, sonra da iki kişinin arasını ayırmadan gidip kılabildiği kadar namaz kılarsa, imam hutbeye çıktığında sessiz olursa, bu cuma ile diğer cuma arasında işlenen günahları bağışlanır.»

Buhârî rivayet etmiştir (910)

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir kimse gusûl eder, sonra cumaya gelir ve kendisine mukadder olan namazı kıtar, sonra hatîb hutbesini bitirinceye kadar dînler, sonra onunla beraber cuma namazını kılarsa, o kimsenin o cuma ile öbür cum'a arasındaki günahları; üç günlük de fazla günahı affolunur.»

Müslim rivayet etmiştir. (857)

 Cuma Namazına Erken Gitmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir kimse cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır.»

Buhârî (881) ve Müslim (850) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Cuma günü geldiğinde, mescidin kapılarından her bir kapıda melekler bulunur. Onlar mescide ilk gelenleri birinci (ikinci, üçüncü gelenleri sırasına göre) yazarlar. İmam oturduğunda onlar da sayfaları kapatırlar ve gelip hutbeyi dinlerler. Cumanın ilk vaktinde gelenler, deve kurban eden kimse gibidir. Sonra gelenler ise inek kurban etmiş gibidir. Daha sonra gelenler koç kurban etmiş gibidir. Daha sonra gelenler tavuk, daha sonra gelenler ise yumurta sadaka etmiş gibidir. İmam hutbeye çıktığında, melekler sayfaları kapatır, hutbeyi dinlerler.»

Buhârî (929) ve Müslim (850) rivayet etmiştir.

 Cuma Günü İcabet Saatini Aramanın Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, bir Müslüman o saatte Allah'tan bir hayır dilerse, muhakkak ona bu hayrı verir.»

Demiştir ki: «Bu, çok kısa bir zamandır.»

Buhârî (935) ve Müslim (852) rivayet etmiştir. Lafız Müslim'e aittir.

 Son Sözü, "Lâ ilâhe illallah" (Allah’tan Başka Hak İlâh Yoktur) Olan Kimsenin Sevabı

Muâz -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kimin son sözü, “Allah’tan başka hak ilâh yoktur” cümlesi olursa, o kişi Cennet'e girer.»

Ebû Dâvûd rivayet etmiştir (3116)


 Cenazenin Ardından Gitmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, inanarak ve sevabını umarak bir Müslümanın cenazesini takip eder, namazı kılıp gömülme işi bitirinceye kadar yanında bulunursa, iki Kırat sevapla döner. Her bir Kıratı Uhud Dağı'na eşittir. Her kim de sadece namazını kılar, sonra gömülmeden dönerse, bir Kıratla döner.»

Buhârî (47) ve Müslim (945) rivayet etmiştir.


 Yüz veya Kırk Kişinin Cenaze Namazını Kıldığı Kimsenin Sevabı

Âişe –radıyallahu anha-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Yüz kişiye ulaşan Müslüman bir topluluğun cenaze namazını kıldığı ölmüş kimseye, hepsi şefaatçi olursa, muhakkak ona şefaat edilir.»

Müslim rivayet etmiştir. (947)

Kureyb'in, Abdullah bin Abbâs -radıyallahu anhuma-'dan rivayet ettiğine göre, Abdullah'ın oğlu Kudeyd veya Usfân'da vefat etmişti. Bana şöyle dedi: Ey Kureyb! Onun için ne kadar insan toplandı bir bak? Kureyb dedi ki: Dışarı çıktım ve onun için toplanan insanları gördüm. Bunu ona haber verdim. Bana dedi ki: Onların kırk kişi olduklarını mı söylüyorsun? Kureyb dedi ki: Evet. Abdullah dedi ki: Onu dışarı çıkarın. Çünkü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle söylerken işittim: «Müslüman bir kimse öldüğü zaman cenazesinde Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan kırk kişi bulunursa, Allah; onları şefaatçileri kılar.»

Müslim rivayet etmiştir. (948)

 Musibet Halinde İstircâ (İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn) Yapan Kimsenin Sevabı

Ümmü Habîbe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Müslümanlardan herhangi birisi bir musibete uğrar da, "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn" (Biz Allah'a aitiz ve O'na döneceğiz) der, sonra da; "Allah’ım! Bu uğradığım musibetin mükâfatını ihsan et ve bana ondan daha hayırlısını ver." diye dua ederse, muhakkak Allah ondan daha hayırlısını verir.»

Ümmü Habîbe dedi ki: Ebû Seleme öldüğü zaman, Müslümanlardan hangisi Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hicret eden ilk aile olan Ebû Seleme'den daha hayırlıdır? diye sordum. Sonra bu duayı ettim. Allah da bana, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i nasip etti.

Müslim rivayet etmiştir. (918)


 Veba Hastalığından Ölen Kimsenin Sevabı

Enes -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

"Veba (ile ölüm) her müslüman için şehadettir."

Buhârî (2830) ve Müslim (1916) rivayet etmiştir.

Âişe -radıyallahu anha-’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e veba hastalığı hakkında sordum, O da bana şöyle dedi: «Veba hastalığı, Allah’ın dilediği kimseleri kendisiyle cezalandırdığı bir azaptır. Allah onu Mü'minler için ise bir rahmet kılmıştır. Bu sebeple vebaya yakalanmış bir kul, başına gelene sabrederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek bulunduğu yerde ikamet etmeye devam eder ve başına, ancak Allah'ın takdir etttiği şeyin geleceğini bilirse, kendisine şehit sevabı gibi sevap verilir.»

Buhârî rivayet etmiştir (3474)


 Henüz Ergenlik Çağına Ermemiş İki veya Üç Çocuğu Ölen Kimsenin Sevabı

Enes -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Henüz ergenlik çağına ulaşmamış üç çocuğu ölen her Müslümanı Allah, çocuklara olan rahmeti sebebiyle cennete koyar.»

Buhârî rivayet etmiştir (1248)

Ebû Saîd -radıyallahu anh-'dan rivayete edildiğine göre, kadınlar Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e dediler ki: "Bize bir gün belirle." O da onlara nasihat etti ve şöyle dedi: «Herhangi bir kadının ölen üç çocuğu olursa, ona ateşe karşı bir perde olurlar.» Bir kadın dedi ki: İki çocuk da (olur mu) ? Dedi ki: «İki çocuk da. (olur)»

Buhârî (1249) ve Müslim (2633) rivayet etmiştir.

Eb'u Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Herhangi bir Müslümanın üç çocuğu ölürse, Cehennem ateşi o kimseye ancak, Allah’ın yemini yerine gelecek kadar kısa bir süre dokunur.»

Buhârî (1251) ve Müslim (2632) rivayet etmiştir.

 Dünyada Halisane Sevdiği Ölünce, Sabrederek, Bundan Ecir Bekleyen Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Teâlâ buyuruyor ki: Dünyada halisane sevdiği bir kimsesini aldığım zaman, buna sabredip ecrini umut eden Mü'min kulumun katımdaki karşılığı Cennet'tir.»

Buhârî rivayet etmiştir (6424)

Safiyy: Halisane sevdiği; çocuk, kardeş ve insanın sevdiği herkes gibi, saf olarak sevdiği kimsedir.


 Sadaka Vermenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sadaka, maldan bir şey eksiltmez.»

Müslim rivayet etmiştir. (2588)

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Ebû Talha, Medine'deki Ensar'ın hurma ağaçları bakımından en zenginiydi. Mallarının arasında kendisinin en değer verdiği malı mescidin önündeki Beyrûha adlı bahçeydi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu bahçeye girer ve içindeki güzel sudan içerdi.

Enes şöyle demiştir: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz." ayeti nazil olunca, Ebû Talha, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gitti ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü! Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz." Benim en değer verdiğim malım Beyrûha bahçesidir. Orası, Allah için bir sadakadır. Ben onun hayrını ve karşılığını Allah'ın katında umarım. Ey Allah'ın Rasulü! Allah'ın emrettiği gibi onu dağıt.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Aferin sana. Bu çok kazançlı bir maldır. Bu çok kazançlı bir maldır. Senin söylediklerini duydum ve bence onu akrabaların arasında dağıtmalısın.» Ebû Talha dedi ki: Ben yaparım ey Allah'ın Rasûlü. Ardından Ebû Talha onu akrabaları ve kuzenleri arasında paylaştırdı.

Buhârî (1461) ve Müslim (998) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, helâl kazancından bir hurma değerinde sadaka verirse, – ki Allah, helâlden başkasını kabul etmez– Allah o sadakayı sağ eliyle kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi adına büyütür.»

Buhârî (7430) ve Müslim (1014) rivayet etmiştir.

 Güvenilir Sadaka Görevlisi ve Hazinedarının Sevabı

Ebû Mûsâ –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kendisine emredileni tamı tamına, eksiksiz ve gönül hoşluğu ile yerine getiren -vehayut "veren" dedi- verilmesi istenilen kişiye veren güvenilir Müslüman hazinedar, sadaka veren iki kişiden biridir.»

Buhârî (1438) ve Müslim (1023) rivayet etmiştir.


 Dar Gelirli Kimsenin Sadakasının Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçti.» Dediler ki: "Ya Rasûlullah! Bu nasıl olur?

Dedi ki: «Bir adamın iki dirhemi vardır. Birini alır ve onu sadaka olarak verir. Bir adamın da malı çoktur. Malının içinden yüz bin dirhemini alır ve sadaka olarak verir.»

Ahmed (8929) ve Nesâî (2527) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Ya Rasûlullah! Hangi sadaka daha faziletlidir? Buyurdu ki: «Dar gelirlinin gücünün yettiğidir. Sen bakmakla yükümlü olduğun kimseden başla!»

Ahmed (8702) ve Ebû Dâvûd (1677) rivayet etmiştir.


 Gizli Sadakanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Yedi sınıf insan vardır ki; Başka hiçbir gölgenin olmadığı o günde, Allah'ın (Arş'ının) gölgesinden Allah onları gölgelendirecektir: «...Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar infak ettiği sadakayı gizleyen adam.»

Buhârî (1423) ve Müslim (1031) rivayet etmiştir.

 Allah'a Güvenip, Tevekkül Ederek Hiç Kimseden Dilenmeyen, Yeterince Rızık Verilmiş, Kanaatkâr, Sabırlı ve İffetli Kimsenin Sevabı

Abdullah bin Amr -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Müslüman olup da, kendisine yeteri kadar rızık verilen ve Allah’ın kendisine verdiği nimete kanaat eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir.»

Müslim rivayet etmiştir. (1054)

Ebû Saîd el–Hudrî -radıyallahu anh-’dan nakledildiğine göre, Ensar'dan bir grup insan, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’den bir şeyler istediler. O da onlara verdi. Sonra yine istediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, elindekiler bitinceye kadar onlara vermeye devam etti. Sonra onlara şöyle dedi: «Elimde hayır namına bir şey olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim istemekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.»

Buhârî (1469) ve Müslim (1053) rivayet etmiştir.


 Allah Teâlâ'nın Yüzünü (görmek) İçin Yemek Yedirmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Teâlâ kıyamet günü şöyle buyurdu: Ey Âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin. Kulu dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben Seni nasıl ziyaret edebilirim ki?»

Şöyle buyurdu: «Kulum falancanın hasta olduğunu bildiğin halde onu ziyaret etmedin. Onu ziyaret etseydin Beni de onun yanında bulacağını bilmiyor muydun?»

«Ey Âdemoğlu! Senden beni yedirmeni istedim de sen bana yedirmedin. Dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben Seni nasıl yedirebilirim ki?»

Şöyle buyurdu: «Kulumun falancanın senden yemek istediğini bildiğin halde, onu yedirmedin? Şayet onu yedirseydin bunu (karşılığını) Benim katımda bulacağını bilmiyor muydun?»

«Ey Âdemoğlu! Senden su istedim, Bana su vermedin. Dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben Sana nasıl su verebilirim ki?»

Şöyle buyurdu: «Kulum filanca senden su istedi de sen ona su vermedin. Eğer verseydin bunu (karşılığını) Benim katımda bulurdun.»

Müslim rivayet etmiştir. (2569)

 İnsan veya Hayvana Su Veren Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir adam, bir köpeğin susuzluktan toprağı yaladığını gördü. Adam çarığını aldı ve susuzluğunu giderinceye kadar çarığını suya daldırarak ona verdi. Bunun üzerine Allah, cennete koyarak ona teşekkür etti.»

Buhârî rivayet etmiştir. (173)

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir fahişe kadın, sıcak bir günde dili susuzluktan dışarı çıkarmış, kuyunun etrafında dolaşan bir köpek gördü. Onun için ayakkabısı ile (su) çıkardı da, bu yüzden bağışlandı.»

Müslim rivayet etmiştir. (2245)

 Ekin Eken veya Fidan Diken Kimsenin Sevabı

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir Müslüman, bir fidan diker veya ekin eker de ondan bir kuş, insan veya hayvan yerse, bu o Müslüman için sadaka olur.»

Buhârî (2320) ve Müslim (1553) rivayet etmiştir.

Câbir -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır. Ondan çalınan şey kendisi için sadakadır. Yabani hayvanların yedikleri sadakadır. Kuşların yedikleri sadakadır. Bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.»

Müslim rivayet etmiştir. (1552)


 Hayır Yolunda Yapılan Harcamaların Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Her günün sabahında iki melek iner. Bunlardan biri: "Allah’ım! Malını infak edene ardından yenisini ver!" diye dua eder. Diğeri de: "Allah'ım! Cimrilik edenin malını yok et!" diye beddua eder.»

Buhârî (1442) ve Müslim (1010) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Ey âdemoğlu! Sen infak et ki, Ben de sana infak edeyim.»

Buhârî (5352) ve Müslim (993) rivayet etmiştir.


 Borçluya Kolaylık Gösteren veya Borcunu Erteleyen veyahut Silen Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İnsanlara borç para veren bir tüccar vardı. O, darda kalmış bir borçlu gördüğü zaman hizmetçilerine şöyle derdi: Onu bırakın. Umulur ki Allah da bizim hatalarımızı affeder. Nihayetinde Allah da onu affetti.»

Buhârî (2078) ve Müslim (1562) rivayet etmiştir.

Abdullah bin Ebu Katâde'den rivayet edildiğine göre, Ebû Katâde ona borçlu olan birini çağırttı. O da ondan saklandı. Sonra onu bulunca adam: "Ben iflas ettim" dedi. Ebû Katâde; "Vallahi mi?" dedi. Adam dedi ki: "Vallahi." Ebû Katâde dedi ki: Ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle buyurduğunu işittim: «Kim, Allah'ın kendisini kıyamet gününün sıkıntılarından kurtarmasını arzuluyorsa, iflas etmiş olan borçlu kimsenin borcunu ertelesin veya silsin.»

Müslim rivayet etmiştir. (1563)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim bir Mü'minin dünyevi sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir. Kim, borçlu bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve âhirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslümanı (ayıbını) örterse, Allah da onu dünya ve âhirette örter. Kul, kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allah kuluna yardım etmeye devam eder.»

Müslim rivayet etmiştir. (2699)

Ebu'l-Yusr -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Kim, fakir bir borçlunun borcunu erteler veyahut silerse, Allah onu (arşının) gölgesinde gölgeler.»

Müslim rivayet etmiştir. (3006)


 Oruç Tutmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Azze ve Celle buyuruyor ki: Oruç dışında âdemoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç tutması benim içindir ve onun mükâfatını ben vereceğim. Şehvetini ve yemeğini benim rızam için terk eder. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, kıyamet gününde Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun iki sevinci vardır: Orucunu açtığı zaman orucunu açmış olduğuna sevinir, Rabbine kavuştuğu zaman da oruç tutmuş olduğuna sevinir.»

Buhârî (1904) ve Müslim (1151) rivayet etmiştir.

Sehl -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Cennette Reyyân adı verilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü o kapıdan sadece oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. (O gün) Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkar ve o kapıdan onlar dışında hiç kimse giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan başka biri giremez.»

Buhârî (1896) ve Müslim (1152) rivayet etmiştir.


 İman Ederek ve Sevabını Umarak Ramazan Orucunu Tutmanın Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim iman ederek ve sevabını (Allah’tan) bekleyerek Ramazan ayında oruç tutarsa, o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.»

Buhârî (37) ve Müslim (759) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Ramazan girdiği vakit, Cennet'in kapıları açılır, Cehennem'in kapıları kapatılır ve Şeytanlar zincire vurulur.»

Buhârî (3277) ve Müslim (1079) rivayet etmiştir. Lafız Buhârî'ye aittir.

 İman Ederek ve Sevabını Umarak Ramazan Gecesi Namaz Kılmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim iman ederek ve mükâfatını da (Allah’tan) bekleyerek Ramazan ayında gece namazı kılarsa, o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.»

Buhârî (37) ve Müslim (759) rivayet etmiştir.

 İman Ederek ve Sevabını Umarak Kadir Gecesi Namaz Kılmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim iman ederek ve mükâfatını da (Allah’tan) bekleyerek Kadir Gecesi namaz kılarsa, o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.»

Buhârî (1901) ve Müslim (760) rivayet etmiştir.

 Sahura Kalkmanın Sevabı

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sahur yemeği yiyiniz! Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.»

Buhârî (1923) ve Müslim (1095) rivayet etmiştir.

 Oruç Açmakta Acele Etmenin Sevabı

Sehl bin Sa'd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İnsanlar iftarda acele ettikleri müddetçe hayır üzeredirler.»

Buhârî (1957) ve Müslim (1098) rivayet etmiştir.

 Ramazan Orucunu Tutup, Buna Şevval Ayından da Altı Gün Ekleyen Kimsenin Sevabı

Ebû Eyyub -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, Ramazan orucunu tutar ve ona Şevvalden de altı gün daha eklerse, bütün seneyi oruç tutmuş gibi olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (1164)

 Arefe Günü Oruç Tutmanın Sevabı

Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellam-'e Arefe günü oruç tutulması hakkında soru sorulunca şöyle buyurdu: «Geçmiş yıla ve gelecek yıla kefaret olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (1162)

 Aşure Günü Oruç Tutmanın Sevabı

Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellam-'e Aşure Günü oruç tutulması hakkında soru sorulunca şöyle buyurdu: «Geçmiş yıla ve gelecek yıla kefaret olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (1162)

 Allah'ın Ayı Muharrem'de Oruç Tutmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı Muharremde tutulan oruçtur.»

Müslim rivayet etmiştir. (1163)

 Şaban Ayında Tutulan Orucun Sevabı

Usâme bin Zeyd -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ben, Ya Rasûlallah! Şaban ayından tuttuğun oruç gibi, diğer aylardan birinden oruç tuttuğunu görmedim? dedim.

Buyurdu ki: «Bu ay, insanların Receb ve Ramazan ayları arasında gafil oldukları bir aydır. Bu ay, amellerin âlemlerin Rabbine yükseltildiği aydır. Ben de oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini dilerim.»

Nesâî (2357) rivayet etmiştir.

 Her Ayda Üç Gün Oruç Tutmanın Sevabı

Abdullah bin Amr bin Âs -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Her ay üç gün oruç tut! Bu senenin tamamını oruç tutmaktır veya senenin tamamını oruç tutmak gibidir.»

Buhârî (3419) ve Müslim (1159) rivayet etmiştir.

Yine ikisinin bir rivayetinde:

«Her ayın üç gününü oruç tutman sana yeter. Çünkü her iyi amelin on mislinin karşılığı vardır. İşte bu da senenin tamamı eder.»

Buhârî (6134) ve Müslim (1159) rivayet etmiştir.

Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Her ayın üç günü ve Ramazandan diğer Ramazana tutulan oruç, senenin tamamını oruç tutmak demektir.»

Müslim rivayet etmiştir. (1162)

 Pazartesi Günü Oruç Tutmanın Sevabı

Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Nebi -Sallallahu aleyhi ve selem-'e Pazartesi günü orucu sorulunca şöyle dedi: «O gün benim doğduğum, peygamber olarak gönderildiğim veya bana vahyin indirildiği gündür.»

Müslim rivayet etmiştir. (1162)

 Bir Gün Tutup, Bir Gün Açarak Oruç Tutmanın Sevabı

Abdullah bin Amr -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah'ın en sevdiği oruç, Dâvûd'un orucudur. O; birgün oruç tutar, bir gün de tutmazdı.»

Buhârî (3420) ve Müslim (1159) rivayet etmiştir


 Hac ve Umrenin Fazileti

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Kim haccederken cinsel ilişkiye yeltenmez, uzak durur ve günah işlemezse, annesinden doğduğu günkü gibi (günahsız) döner.»

Buhârî (1521) ve Müslim (1350) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İki umre, ikisi arasında işlenen günahlara kefarettir. Mebrûr haccın karşılığı ise ancak Cennet'tir.»

Buhârî (1773) ve Müslim (1349) rivayet etmiştir.

 Ramazan Umresinin Sevabı

İbni Abbas -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Ensar'dan Ümmü Sinan denen bir kadına şöyle dedi: «Seni bizimle beraber haccetmekten alıkoyan nedir?» Kadın dedi ki: Ebû falancanın -kocası- sulama yapan iki devesi vardır. Kocam ve oğlu, birisinin üzerinde hacca gittiler. Diğeri ise hizmetlimize su taşıyor. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: «Ramazan ayında yapılan umre, bir hacca bedeldir veya benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.»

Buhârî (1782) ve Müslim (1256) rivayet etmiştir.

 Zilhicce Ayının İlk On Gününde Yapılan Amelin Sevabı

İbni Abbas –radıyallahu anhuma-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bu günlerde yapılan amellerden daha faziletli bir amel yoktur.» Dediler ki: Cihad bile değil midir? Buyurdu ki: «Allah yolunda cihat bile değildir. Ancak Allah yolunda canı ve malını tehlikeye atarak, yola çıkan ve bu ikisinden hiçbiriyle geri dönmeyen kimsenin ameli bunun dışındadır.»

Buhârî rivayet etmiştir (969)

 Medine-i Nebeviyye'de Yaşamanın Sevabı

Sa'd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Keşke bilselerdi ki, Medine onlar için daha hayırlıdır. Allah'ın orada kendisinden daha hayırlısıyla değiştirmesi dışında kimse ondan yüz çevirerek terk etmez. Medine'nin sertliğine ve zorluklarına sabreden kimsenin, kıyamet gününde şefaatçisi veya şahidi olurum.»

Müslim rivayet etmiştir. (1363)

 Kur'an Öğrenmenin ve Okumanın Sevabı

Ebû Mûsâ el-Eş'arî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kur'an okuyan Mü'min turunçgiller gibidir; kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur'an okumayan Mü'min hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur'an okuyan münafık fesleğen gibidir; kokusu hoş fakat, tadı acıdır. Kur'an okumayan münafık Ebû Cehil karpuzu gibidir; kokusu yoktur ve tadı da acıdır.»

Buhârî (5020) ve Müslim (797) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizlerden biriniz ailesinin yanına döndüğünde orada üç şişman büyük hamile deve bulmak ister mi?» Biz dedik ki: Evet. Dedi ki: «Sizden birinizin namazında okuduğu üç ayet, kendisi için üç şişman büyük hamile deveden daha hayırlıdır.»

Müslim rivayet etmiştir. (802)

Ukbe bin Âmir -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- biz Suffe'deyken geldi ve şöyle buyurdu: «Hanginiz her gün Buthan'a veya Akik'e gidip, hiçbir günaha girmeden ve akrabalık bağını koparmadan yanında iki büyük şişman dişi deveyle dönmek ister?» Bizler de dedik ki: Ya Rasûlullah! Biz bunu isteriz. Dedik ki: Sizden birinizin mescide gidip Allah'ın kitabından iki ayet öğrenmesi veya okuması, kendisi için iki dişi deveden, üç ayet de üç deveden, dört ayet de dört deveden ve öğrenip okuduğu ayet sayısınca develerden daha hayırlıdır.»

Müslim rivayet etmiştir. (803)

Osman -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir.»

Buhârî rivayet etmiştir (5027)

Yine onun başka bir rivayetinde:

«Sizin en üstününüz, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir.»

Âişe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kur’an’ı ustalıkla okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek, zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.»

Buhârî (4937) ve Müslim (798) rivayet etmiştir. Lafız Müslim'e aittir.

Ebû Umâme -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Kur'an'ı okuyunuz. Zira Kur'an, kıyamet günü ashabı olan kimseler için şefaatçi olarak gelir.»

Müslim rivayet etmiştir. (804)

Âmir bin Vâsile'den rivayet edildiğine göre, Nâfi bin Abdulhâris, Usfan'da Ömer ile karşılaştı. Ömer onu Mekke valisi yapmıştı. Ona dedi ki: Vadi halkına yerine kimi vekil yaptın? Dedi ki: İbni Ebzâ. Dedi ki: İbni Ebzâ kimdir? Dedi ki: Bizim azatlılarımızdan biridir. Dedi ki: O halde onların üzerine bir azatlıyı mı vali tayin ettin? Dedi ki: O, Allah'ın kitabını okur ve miras kanunlarını bilir. Ömer dedi ki: Peygamberiniz -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Şüphesiz Allah, bu kitapla bazı insanları yükseltir ve bazılarını da onunla alçaltır.»

Müslim rivayet etmiştir. (817)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bir topluluk, Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekinet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi katında bulunanların arasında anar.»

Müslim rivayet etmiştir. (2699)


 Fatiha Sûresi'ni Okumanın Sevabı

İbn Abbas -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Bir gün Cebrâil, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte otururken yukarıdan bir gıcırtı işitti. Cebrâil başını yukarı doğru kaldırdı ve şöyle dedi: Bu, bugün gökte açılan bir kapıdır. Bu kapı bu güne kadar hiç açılmamıştı. O kapıdan bir melek indi. Dedi ki: Bu, yeryüzüne inen bir melektir. Bu güne kadar hiç inmemişti. Melek selam verdi ve şöyle dedi: Senden önce hiçbir peygambere verilmeyen ve sadece sana verilen şu iki nurdan dolayı sana müjdeler olsun. Bunlar, Fâtihatü'l-Kitâb ve Bakara Sûresi'nin sonudur. Bunlardan okuduğun her bir harfin karşılığı mutlaka sana verilecektir.

Müslim rivayet etmiştir. (806)


 Bakara Sûresi'ni Okumanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Evlerinizi mezarlığa çevirmeyin. Şüphesiz Şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evden uzaklaşıp kaçar.»

Müslim rivayet etmiştir. (780)

Ebû Umâme -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Bakara Sûresi'ni (sık sık) okuyunuz. Çünkü onu zapt etmek bereket, terk etmek ise keder ve pişmanlık sebebidir. Ona sihirbazların gücü de yetmez.»

Muâviye şöyle demiştir: Batale ibaresinden kasıt sihirbazlardır.

Müslim rivayet etmiştir. (804)


 Ayet'el-Kürsî Okumanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- beni Ramazan zekâtını (fıtır sadakası) korumakla görevlendirmişti. Biri geldi ve yemeklerden aşırmaya başladı. Ben de onu yakaladım ve: "Seni kesinlikle Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e bildireceğim" dedim. Sonra hadiste olanları aktardı ve dedi ki: Yatağında gecelediğin zaman Âyet'el-Kürsî'yi oku. Böylece Allah'tan bir koruma seninle beraber olur, sabaha kadar hiçbir şeytan sana yaklaşamaz. Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Sana doğru söyledi ama o çok yalancıdır. O, bir şeytan'dır.»

Buhârî rivayet etmiştir (3275)

 Bakara Sûresi'nin Son Ayetlerini Okumanın Sevabı

Ebû Mesûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, Bakara Sûresi'nin sonundaki iki ayeti gece okursa, ona yeter.»

Buhârî (5009) ve Müslim (807) rivayet etmiştir.

 Bakara ve Âli-İmrân Sûreleri'ni Okumanın Sevabı

Ebû Umâme el-Bâhilî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«İki aydınlatıcı nur olan Bakara ve Âli-İmrân Sûreleri'ni (sık sık) okuyunuz. Kıyamet günü bu iki sûre, yoğun iki bulut veya başının üzerinde iki gölgelik gibi veyahut da bir arada kanatlarını açmış kalabalık iki kuş sürüsü gibi gelerek ashabını müdafa ederler.»

Müslim rivayet etmiştir. (804)

Nevvâs bin Sem'ân el-Kilâbî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

«Kıyamet günü Kur'an ve onu öğreten ashabı getirilir. Bakara ve Âli-İmrân Sûresi en öndedir.» Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu iki sûre için hâlâ unutamadığım üç misal verdi ve dedi ki: «O ikisi yoğun iki bulut veya aydınlık iki siyah gölgelik veyahut da bir arada kanatlarını açmış kalabalık iki kuş sürüsü gibi gelerek ashabını müdafa ederler.»

Müslim rivayet etmiştir. (805)


 Kehf Sûresi'ni Okumanın Sevabı

Berâ b. Âzib -radıyallahu anh- şöyle dedi: Bir adam Kehf Sûresi'ni okuyordu. Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve gitgide yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- gelince, adam bu durumu ona anlattı. Bunun üzerine şöyle buyurdu: «O sekînettir; Kur'an okuduğun için inmiştir.»

Buhârî (5011) ve Müslim (795) rivayet etmiştir.

 Kehf Sûresi'nin Başından On Ayet Ezberlemenin Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim Kehf Sûresi'nin başından on ayet ezberlerse, Deccâl'den korunmuş olur.»

Müslim rivayet etmiştir. (809)

 İhlas Sûresi'ni Okumanın Sevabı

Ebu'd-Derdâ -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Sizden biriniz bir gecede Kur'an'ın üçte birini okumaktan aciz midir?» Dediler ki: "Kur'an'ın üçte biri nasıl okunabilir ki?" Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «De ki: O birdir (İhlas) Sûresi Kur'an'ın üçte birine eşittir.»

Müslim rivayet etmiştir. (811)

 Allah Teâlâ'yı Zikretmenin Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mekke yolunda ilerliyordu. Cumdân adı verilen bir dağa varınca şöyle dedi: «Yolunuza devam edin! Bu, Cumdân Dağı'dır. Kendilerini ayıranlar ileri geçtiler.»

Dediler ki: Ya Rasûlullah! Kendini ayıranlar kimdir? Dedi ki: «Allah'ı çokça zikreden erkekler ve kadınlardır.»

Müslim rivayet etmiştir. (2676)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraberken anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. Eğer bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın boyu yaklaşırım. Eğer bana bir arşın boyu yaklaşırsa, ben ona bir kulaç boyu yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.»

Buhârî (7405) ve Müslim (2675) rivayet etmiştir.


 Zikir Meclislerinin Sevabı

Muâviye -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabından bir halkanın yanına geldi ve şöyle dedi: «Sizi buraya ne oturttu?» dediler ki: Biz, Allah'ı anmak, bizi İslâm'a hidayet ettiğinden ve üzerimizdeki nimetinden ötürü O'na hamd etmek için oturduk. Dedi ki: «Allah'a yemin olsun ki, yalnızca bunun için mi oturdunuz?» Dediler ki: Allah'a yemin olsun ki, yalnızca bunun için oturduk. Dedi ki: «Bana gelince, sizi itham etmek için size yemin ettirmedim. Fakat Cebrâil bana gelerek, Allah -Azze ve Celle-'nin meleklere karşı sizinle övündüğünü haber verdi.»

Müslim rivayet etmiştir. (2701)

Ebû Hureyre ve Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, o ikisi, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğine şahit oldular: «Allah Azze ve Celle'yi zikrederek oturan topluluğu melekler kuşatır, rahmet onları kaplar, üzerlerine sekînet iner, Allah Teâlâ da o kimseleri kendi katında bulunanlara anar.»

Müslim rivayet etmiştir. (2700)


 Kelime-i Tevhid'in (Allah'tan Başka Hak İlâh Yoktur) Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ben dedim ki: Ya Rasûlallah! Kıyamet gününde senin şefaatinle, insanların en mutlusu kim olacaktır? Dedi ki: «Ey Ebû Hureyre! Sözlerime olan hırsını görünce, senden önce kimsenin bana bu soruyu sormayacağını biliyordum. Kıyamet günü şefaatimle en mutlu olacak olanlar, tamamen kendi isteğinden ihlasla "Allah'tan başka hak ilâh yoktur" diyenlerdir.»

Buhârî rivayet etmiştir (6570)


 "Allah'tan Başka Hak İlâh Yoktur. O birdir, Hiçbir Ortağı Yoktur. Hamd Yalnızca O'nadır ve O'nun Her Şeye Gücü Yeter." Sözünü Günde Yüz Defa Söylemenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, "Allah'tan başka hak ilâh yoktur. O, tektir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. O'nun her şeye gücü yeter." sözünü bir günde yüz defa söylerse, kendisine on köle azat etmiş sevabı verilir. Ayrıca ona yüz sevap yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu söz, o gün akşam olana kadar onu şeytan'a karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını söylemeyen hiç kimse, ondan daha üstün bir amel işleyemez.»

Buhârî (3293) ve Müslim (2691) rivayet etmiştir.


 (O'na Hamd Ederek, Allah'ı Bütün Noksanlıklardan Tenzih Ederim) Sözünü Günde Yüz Defa Söylemenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, bir günde yüz defa: (O'na hamd ederek, Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim) derse, günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa silinir.»

Buhârî (6405) ve Müslim (2692) rivayet etmiştir.


 (O'na Hamd Ederek, Allah'ı Bütün Noksanlıklardan Tenzih Ederim. Pek Yüce Olan Allah, Bütün Noksanlıklardan Münezzehtir) Sözünün Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«İki söz vardır ki dile kolay, mizanda ağır ve Rahman'a sevimli gelir. Bunlar; (Pek yüce olan Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir) ve (O'na hamd ederek, Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim) sözleridir.»

Buhârî (6406) ve Müslim (2694) rivayet etmiştir.

 (Allah'ı Bütün Noksanlıklardan Tenzih Ederim. Hamd, Yalnızca Allah'adır) Sözünün Sevabı

Ebû Mâlik el-Eş'arî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«(Hamd Allah'adır) sözü Mizan'ı, (Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim. hamd, yalnızca Allah'adır) sözü de bütün gökler ve yeryüzü arasını doldurur.»

Müslim rivayet etmiştir. (223)

 (Allah'ı Bütün Noksanlıklardan Tenzih Ederim. Hamd, Yalnızca Allah'adır. Allah'tan Başka Hak İlah Yoktur. Allah En Büyüktür) Sözünün Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bana (Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd, yalnızca Allah'adır. Allah'tan başka hak ilâh yoktur. Allah en büyüktür) sözünü söylemek, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha sevimli gelir.»

Müslim rivayet etmiştir. (2695)

Semura bin Cündüb -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah'a en sevimli gelen dört söz vardır; (Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd, yalnızca Allah'adır. Allah'tan başka hak ilâh yoktur. Allah en büyüktür) Herhangi birinden başlamanın bir zararı yoktur.»

Müslim rivayet etmiştir. (2137)


 Tesbih Etmenin Sevabı

Sa’d -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

Biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanında bulunuyorduk. Bize: «Sizden biriniz her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?» dedi. Birlikte oturduğu kimselerden birisi, "Bizden birisi bin sevap nasıl kazanır?" diye sordu. Rasûlullah: «Yüz defa tesbih eder. Ona (bundan dolayı) bin sevap yazılır veya o kimsenin bin günahı silinir.» buyurdu.

Müslim rivayet etmiştir. (2698)


 (Allah'ı, Yaratıklarının Sayısınca, Razı Olacağı Miktarda, Arşının Ağırlığınca, Kelimelerinin Miktarınca Tesbih ve Hamd Ederim) Sözünün Sevabı

Cuveyriyye -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, bir gün sabah namazını kıldıktan hemen sonra Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- onun yanından ayrıldı ve kuşluk vaktine kadar namazgâhında (dua ve zikirle) oturan Cuveyriyye -radıyallahu anha-'nın yanına döndüğünde ise ona şöyle dedi: «Hâlâ seni bıraktığım hal üzerine misin?» Dedi ki: Evet. O da şöyle buyurdu: «Ben, senden sonra, üç defa dört kelime söyledim ki, bugün sabahtan beri senin söylediklerinle tartılsa, onlardan daha ağır gelirler: (Allah'ı, yaratıklarının sayısınca, razı olacağı miktarda, arşının ağırlığınca, kelimelerinin miktarınca tesbih ve hamd ederim)''.

Müslim rivayet etmiştir. (2726)


 (Bütün Güç ve Kuvvet Sadece Allah'tandır) Sözünün Sevabı

Ebû Mûsâ el-Eş'arî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana şöyle buyurdu:

«Sana Cennet hazinelerinden bir hazinenin yolunu öğreteyim mi? Ben; Evet. dedim. Dedi ki: «Bütün güç ve kuvvet sadece Allah'tandır.»

Buhârî (7386) ve Müslim (2704) rivayet etmiştir.

 İstiğfarların Efendisinin Fazileti

Şeddâd bin Evs –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''İstiğfarın efendisi şu sözdür: Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hak ilâh yoktur. Beni Sen yarattın ve Senin kulunum. Gücüm yettiğince Sana verdiğim söz ve vaat üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Üzerime olan nimetini ve günahlarımı kabul ve itiraf ediyorum. Beni bağışla. Şüphesiz günahları ancak Sen bağışlarsın.)

Her kim, bu zikre inanıp emin olarak gündüz okur da, o gün akşam olmadan ölürse Cennetlik olur. Yine her kim, bu zikre inanıp emin olarak gece okur da, sabah olmadan ölürse Cennetlik olur.''

Buhârî rivayet etmiştir (6306)

 (Yarattıklarının Şerrinden Allah'ın Noksansız Kelimelerine Sığınırım) Sözünün Sevabı

Havle binti Hakîm el-Sülemiyye -radıyallahua anha-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim: «Her kim, bir yerde konaklayınca (Yarattıklarının şerrinden Allah'ın noksansız kelimelerine sığınırım) derse, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez.»

Müslim rivayet etmiştir. (2708)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

Bir adam gelerek, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e şöyle dedi: Ya Rasûlallah! Dün gece karşılaştığım bütün akrepler beni soktu. Dedi ki: «Gecelediğin zaman (Yarattıklarının şerrinden Allah'ın noksansız kelimelerine sığınırım) deseydin sana zarar vermezlerdi.)''

Müslim rivayet etmiştir. (2709)


 Uykudan Önce Söylenen Zikirlerin Sevabı

Berâ bin Âzib -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Yatağına gelir, namaz için abdest alır, sonra sağ tarafına uzanırsan, şöyle de: (Allah'ım, kendimi Sana teslim ettim, işlerimi Sana havale ettim, Senden ümit ederek ve Senden korkarak sırtımı sana dayadım. Senden başka (sana karşı) bir sığınak ve bir kurtuluş yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere iman ettim.) Eğer o gece ölürsen, fıtrat üzere ölürsün. Bunlar konuştuğun son kelimeler olsun.''

Buhârî (247) ve Müslim (2710) rivayet etmiştir.


 Gece Uykudan Uyanan Kimsenin Yaptıklarının Sevabı

Ubâde bin Sâmit –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kim, gece uykusundan dehşetle uyanır (Allah'tan başka hak ilah yoktur. O tektir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. O'nun her şeye gücü yeter, hamd Allah'adır. Allah, tüm noksanlıklardan münezzehtir. Allah'tan başka hak ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Bütün güç ve kuvvet sadece Allah'tandır) der ve ardından (Allah'ım! Beni bağışla) derse veya dua ederse, ona icabet edilir. Eğer abdest alır ve namaz kılarsa, namazı kabul edilir.''

Buhârî rivayet etmiştir (1154)

İki 'ﷺ‬' harfiyle yazılan "Teârra" ibaresi uyanmak manasına gelir.


 Farz Namazların Ardından Söylenen Zikirlerin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, fakir Muhacirlerden bir grup Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek şöyle dediler: Servet sahipleri en yüksek dereceleri ve devamlı nimeti alıp gittiler. Peygamber dedi ki: «Bu nasıl olur?» Dediler ki: Onlar bizim kıldığımız gibi namaz kılıyor, bizim tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar. Buna ilaveten, onlar sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz. Onlar köle azat ediyorlar biz edemiyoruz. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Ben size, onunla sizi geçenlere yetişeceğini, sizden sonrakileri de geçeceğiniz, sizin yaptığınızın aynısını yapmayan hiç kimsenin sizden daha üstün olamayacağı bir şey öğreteyim mi?» Dediler ki: Evet, öğret ya Rasûlullah! Dedi ki: «Her namazın arkasından otuz üçer defa (subhanallah), (elhamdülillah) ve (Allahu Ekber) deyiniz.»

Ebû Salih dedi ki: Bir süre sonra fakir muhacirler, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e döndüler ve dediler ki: Servet sahibi kardeşlerimiz, yaptıklarımızı duydular ve onlar da aynısını yaptılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: «Bu Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir.»

Buhârî (843) ve Müslim (595) rivayet etmiştir.

Ka'b bin Ucra -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Peşpeşe söylenen bazı kelimeler vardır ki onları her farz namazın ardında söyleyen ya da yapan asla zarar etmez. Bunlar da, otuz üç defa tesbih (Subhanallah), otuz üç defa tahmîd (Elhamdülillah), otuz dört defa tekbir (Allahu Ekber) getirmektir.»

Müslim rivayet etmiştir. (596)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim her namazın ardından otuz üç defa Allah’ı tesbih eder, otuz üç defa Allah’ı hamd eder, otuz üç defa Allah’ı tekbir ederse, bu toplamda doksan dokuz olur. Yüze tamamlamak için de, (Allah'tan başka hak ilâh yoktur. O tektir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. O'nun her şeye gücü yeter) derse, günahları denizlerin köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır.»

Müslim rivayet etmiştir. (597)

 Dua Etmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Allah Teâlâ buyurdu ki: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Bana dua ettiği zaman onunla beraberim.»

Müslim rivayet etmiştir. (2675)


 Kardeşi İçin Gizlice Dua Eden Kimsenin Sevabı

Ebu'd-Derdâ -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Gizlice kardeşine dua eden her Müslüman kul için bir melek şöyle der: Sana da aynısı.»

Müslim rivayet etmiştir. (2732)

 İstiğfar Etmenin Sevabı

Ebû Zerr -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah -Azze ve Celle-'den rivayet ederek şöyle demiştir:

«Ey kullarım! Sizler gece gündüz hatalar yapıyor, günah işliyorsunuz. Ben ise günahları affederim. Benden af dileyin ki, ben de sizi affedeyim.»

Müslim rivayet etmiştir. (2577)

 Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Salavat Getirmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim bana bir defa salavat getirirse, Yüce Allah da ona on defa salavat eder.»

Müslim rivayet etmiştir. (408)

 Ana-Babaya İyilik Yapmanın Sevabı

İbni Mesûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hangi amelin daha faziletli olduğunu sorunca şöyle buyurdu: ''Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik yapmak.''

Buhârî (7534) ve Müslim (140) rivayet etmiştir.

Abdullah bin Amr bin el-Âs -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Bir adam Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in karşısına geldi ve şöyle dedi: ''Allah'tan sevabını umarak, hicret ve cihat etmek üzere sana biat ediyorum.» Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Anne-babandan herhangi birisi hayatta mı?» Adam dedi ki: Evet. İkisi de hayatta. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Allah'tan sevabını umuyorsun değil mi?» Adam dedi ki: Evet. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Öyleyse anne-babanın yanına dön ve o ikisine güzelce ihsan ederek eşlik et.''

Müslim rivayet etmiştir. (2549)

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Anne-babasının veya onlardan sadece birinin yaşlılık günlerinde yetişip de Cennet'e giremeyen kimsenin burnu sürüm sürüm sürtsün, burnu sürtsün, burnu sürtsün.''

Müslim rivayet etmiştir. (2551)

 Akrabalık Bağlarını Gözetmenin Sevabı

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Kim, rızkının genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse akrabalık bağlarını gözetsin.»

Buhârî (5986) ve Müslim (2557) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratma işini bitirdiği zaman, akrabalık bağı şöyle dedi: Rabbim! Burası, akrabalık bağlarını kesenlerden sana sığınanların makamıdır. Allah buyurdu ki: Evet, öyledir. Seninle bağını kuranlarla benim de bağımı devam ettirmemden; seninle bağını kesenlerle, benim de bağımı kesmemden razı olur musun? Akrabalık bağı: Evet! olurum, dedi. Bunun üzerine; öyleyse, bu hakkı sana veriyorum.» diye buyurdu. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- dedi ki: «Bu konuda isterseniz, (Demek işin başına geçtiğiniz de, yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?) ayetini okuyun.''

Buhârî (5987) ve Müslim (2554) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, bir adam şöyle dedi: "Ya Rasûlullah! Benim bazı akrabalarım var ki, onlar benimle bağlarını kesip koparırlarken, ben onlarla olan akrabalık bağımı sürdürüyorum. Onlar bana kötülük yaparlarken ben onlara iyilik yapıyorum. Ben onlara anlayışlı yumuşak davranıyorum, onlar ise bana kaba ve cahilce davranıyorlar." Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: «Eğer gerçekten dediğin gibiysen, sanki onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen bu hal üzere devam ettiğin müddetçe, onlara karşı yanında Allah'tan bir yardımcı bulunmaya devam edecektir.''

Müslim rivayet etmiştir. (2558)

Şeddeli lam harfiyle yazılan ''Mellu'' ibaresi sıcak kül manasına gelir.


 Eş ve Aile Fertlerine Harcama Yapmanın Sevabı

Ebû Mesûd -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Bir adam, Allah’ın rızasını umarak ailesine harcamada bulunursa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.''

Buhârî (55) ve Müslim (1002) rivayet etmiştir.

Ümmü Seleme -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Dedim ki: Ya Rasûlullah! Benim de çocuklarım olan, Ebû Seleme'nin çocuklarına yaptığım harcamalardan bana sevap var mıdır? Dedi ki: «Onlara harcamada bulun! Onlar için yaptığın harcamaların mükâfatını alacaksın.''

Buhârî (1467) ve Müslim (1001) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Bir dinar var Allah yolunda harcadın, bir dinar var köle azat etmede harcadın, bir dinar var fakirlere sadaka verdin, yine bir dinar var onu da ailen için harcadın. İşte bu dinarlar içinde sana en çok sevap getirecek olanı ailen için harcadığındır.''

Müslim rivayet etmiştir. (995)

Sa'd bin Ebu Vakkâs -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurduğu ona aktarılmıştır:

''Allah'ın yüzünü (görmeyi) umarak, eşinin ağzına koyduğun lokmaya varıncaya kadar yaptığın her harcamanın mükâfatını alacaksın.''

Buhârî (56) ve Müslim (1628) rivayet etmiştir.


 İki Kızına veya İki Kız Kardeşine Sabreden ve Onlara İyi Davranan Kimsenin Sevabı

Âişe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

İki kız çocuğu bulunan bir kadın yanıma gelerek bir şeyler istedi. Evde bir hurmadan başka bir şey yoktu. Onu çıkarıp kadına verdim. Kendisi hiç tatmadan hurmayı ikiye bölerek çocuklarına verdikten sonra kalkıp gitti. Bu sırada Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- yanıma geldi. Ben bu olup biteni kendisine anlatınca şöyle buyurdu: ''Her kim, kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya (imtihana) uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu Cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.''

Buhârî (1418) ve Müslim (2629) rivayet etmiştir.

Âişe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

Sırtına iki kız çocuğunu almış yoksul bir kadın çıkageldi. Ona üç hurma verdim. O da kızlarına birer hurma verdi. Kadın, kalan diğer hurmayı yemek için ağzına götürmüştü ki, kızları onu da istediler. Kadıncağız yemek istediği hurmayı bu iki kızı arasında bölüştürdü. Kadının bu tutumuna hayran kaldım ve yaptığını Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e anlattım. Şöyle buyurdu: ''Allah Teâlâ, iki kızı sebebiyle o kadına Cennet'i farz kılmıştır veya iki kızı sebebiyle onu Cehennem ateşinden azat etmiştir.''

Müslim rivayet etmiştir. (2630)

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp bakarsa, kıyamet günü o kimseyle ben böyle (bir arada) olacağız.'' dedi ve parmaklarını birleştirdi.

Müslim rivayet etmiştir. (2631)

 Dul ve Fakirin İhtiyaçlarını Gideren Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Dul ve yoksulun ihtiyacını gidermek için gayret gösterip çabalayan kimse, Allah yolunda cihad eden ya da gece namaz kılıp, gündüz oruç tutan kimse gibidir.''

Buhârî (5353) ve Müslim (2982) rivayet etmiştir.


 Yetimin Bakımını Üstlenmenin Sevabı

Sehl -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Ben ve yetimi kollayıp gözeten kimse Cennet'te şöyle beraberce bulunacağız'', buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını birazcık aralayarak gösterdi.

Buhârî rivayet etmiştir (5304)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi gözetip kollayan kimseyle ben Cennet'te şu ikisi gibi (yanyana) olacağız.'' Hadisi bize aktaran Mâlik, işaret parmağıyle orta parmağını gösterdi.

Müslim rivayet etmiştir. (2983)

Kendinin veya başkasına ait sözü, ister bu yetim kendi yakını olsun, isterse kendisiyle onun arasında akrabalık bağı olmayan bir yabancı olsun anlamındadır.


 Allah Teâlâ Rızası İçin Kardeş Edindiğini Ziyaret Eden Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ''Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi. Adam, meleğin yanına gelince, melek: Nereye gidiyorsun? dedi. Adam: Şu köyde bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum, cevabını verdi. Melek: O adamdan elde etmek isteğidin bir menfaatin mi var? dedi. Adam: Yok hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim. dedi. Bunun üzerine melek: Ben, Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği bir elçisiyim. Sen onu nasıl seviyorsan, Allah da seni öylece seviyor, dedi.''

Müslim rivayet etmiştir. (2567)


 Müslüman Kardeşlerinin İhtiyaçlarını Karşılayan Kimsenin Sevabı

Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da kıyamet günü, o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.''

Buhârî (2442) ve Müslim (2580) rivayet etmiştir.

Ebû Katâde -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

''Kıyamet gününün sıkıntılarından Allah'ın kendisini kurtarmasını isteyen kimse, borcunu ödeyemeyene mühlet tanısın veya ondan borcunu silsin/hafifletsin.''

Müslim rivayet etmiştir. (1563)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kim, bir Mü'minin dünyevi sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir. Kim, borçlu bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve âhirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da onu dünya ve âhirette örter. Kul, kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah, kuluna yardım etmeye devam eder.''

Müslim rivayet etmiştir. (2699)


 Hasta Ziyaret Eden Kimsenin Sevabı

Sevbân -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Her kim, bir hasta ziyaretindeyse, Cennet Hurfesi'ne (toplamaya) devam eder.'' Denildi ki: Ya Resûlallah! Cennet Hurfesi nedir? Dedi ki: ''Cennet yemişleridir.''

Müslim rivayet etmiştir. (2558)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Allah Teâlâ kıyamet günü şöyle buyurdu: Ey âdemoğlu! Hastalandım, Beni ziyaret etmedin. Kulu dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben Seni nasıl ziyaret edebilirim ki? Şöyle buyurdu: Kulum falancanın hasta olduğunu bildiğin halde onu ziyaret etmedin. Onu ziyaret etseydin Beni de onun yanında bulacağını bilmiyor muydun? Ey âdemoğlu! Senden Beni yedirmeni istedim de sen Beni yedirmedin. Dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben Seni nasıl yedirebilirim ki? Şöyle buyurdu: Kulum falancanın senden yemek istediğini bildiğin halde, onu yedirmedin? Şayet onu yedirseydin bunu (karşılığını) Benim katımda bulacağını bilmiyor muydun? Ey âdemoğlu! Senden su istedim, Bana su vermedin. Dedi ki: Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde Ben sana nasıl su verebilirim ki? Şöyle buyurdu: Kulum filanca senden su istedi de sen ona su vermedin. Eğer ona su verseydin bunu (karşılığını) Benim katımda bulurdun.''

Müslim rivayet etmiştir. (2569)

 Doğru Sözlü Olmanın Sevabı

Hakîm bin Hizâm -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Alışveriş yapan iki kişi (alışverişi tamamlayıp) birbirinden ayrılmadığı sürece tercih hakkına sahiptir. Alışverişte ikisi de doğruyu söyler ve (Malın veya ücretin) kusurunu açıklarsa ikisinin alışverişi de bereketli olur. İkisi de kusurunu gizler ve yalan söylerse ikisinin de alışverişinin bereketi kaybolur.''

Buhârî (2079) ve Müslim (1532) rivayet etmiştir.

Abdullah bin Mes'ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Doğruluk üzere olun. Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de Cennet'e götürür. Kişi doğru sözlü olur ve doğru söylemeye devam ederse, Allah katında doğru sözlü biri olarak yazılır. Yalandan da sakının. Yalan kötülüğe götürür. Kötülük de Cehennem'e götürür. Kişi yalan söz söyler ve yalan konuşmaya devam ederse, Allah katında çok yalancı biri olarak yazılır.''

Buhârî (6094) ve Müslim (2607) rivayet etmiştir.


 Hoşgörülü ve Mütevazı Olmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Sadaka vermek maldan birşey eksiltmez. Allah hoşgörülü olan kulunun ancak izzetini artırır. Her kim Allah için tevazu gösterirse, Allah da onu yüceltir.''

Müslim rivayet etmiştir. (2588)

 Bütün İşlerde Yumuşak Başlı Olmanın Sevabı

Âişe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Ey Âişe! Şüphesiz Allah, el-Refîk'tir, yumuşak başlılığı sever. Sertlik ve daha başka şeylere vermediği sevabı, yumuşak başlılığa verir."

Müslim rivayet etmiştir. (2593)

Yine Müslim'in bir başka rivayetinde (2594) : ''Yumuşak başlılık, nezaket, bulunduğu her işi güzelleştirir. Nezaketin bulunmadığı her iş çirkinleşir.''

 Müslüman Kardeşinin Kusurunu Örtmenin Sevabı

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.''

Müslim rivayet etmiştir. (2590)

 İnsanların Arasını Düzeltmenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''İnsanın her bir eklemi adına, güneşin doğduğu her gün için bir sadaka vermesi gerekir: İki kişi arasında adaletli olmak bir sadakadır. Bir kimseye bineğine binerken yardımcı olmak veya yükünü hayvanına yüklemesine yardım etmek bir sadakadır. Güzel söz söylemek sadakadır. Namaza giderken atılan her adım bir sadakadır. Gelip geçenleri rahatsız eden bir şeyi yoldan kaldırmak bir sadakadır.''

Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.

"İki kişi arasında adaletli olmak sözü" ikisinin arasını tarafsızca düzeltmek demektir.

 Gıyabında Müslümanın Irzını/Namusunu Savunup, Müdafaa Eden Kimsenin Sevabı

Ebu'd-Derdâ -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kim din kardeşinin ırzını/namusunu onun gıyabında müdafaa ederse, Allah da, kıyamet günü onu Cehennem ateşinden uzaklaştırır.''

Tirmizî rivayet etmiş ve hasen hadis olduğunu söylemiştir.


 Allah Teâlâ İçin Sevmenin Sevabı

Enes -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, bir adam, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e kıyamet hakkında soru sordu ve şöyle dedi: Kıyamet ne zaman kopacak? Dedi ki: «Kıyamet için ne hazırladın?» Adam dedi ki: Allah ve Rasûlünün sevgisi dışında hiçbir şey hazırlamadım. Bunun üzerine buyurdu ki: ''O halde sen, sevdiğinle berabersin.''

Enes dedi ki: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in; ''O halde sen, sevdiğinle berabersin.'' sözünden başka bir sözle, daha önce bu kadar mutlu olmamıştık.

Enes dedi ki: Ben, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i, Ebubekir'i ve Ömer'i çok seviyorum. Onların salih amelleri gibi salih amelim olmasa dahi, onlara olan sevgimden ötürü onlarla beraber olmayı umuyorum.''

Buhârî (3688) ve Müslim (2639) rivayet etmiştir.

Abdullah bin Mes'ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

Bir adam, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek şöyle dedi: Ya Rasûlallah! Bir topluluğu sevdiği halde onların seviyesine erişemeyen bir adamın durumu nasıl olur? Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: ''Kişi, sevdiğiyle beraberdir.''

Buhârî (6169) ve Müslim (2640) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Allah Teâlâ kıyamet günü şöyle buyurur: Benim Celâlim için birbirini sevenler nerede? Gölgemden (Arşımın) başka hiç bir gölge olmayan bu günde, onları gölgemde gölgelendireceğim.''

Müslim rivayet etmiştir. (2566)


 Küçük Dahi Olsa Belaya Sabretmenin Sevabı

Ebû Saîd el–Hudrî -radıyallahu anh-’dan nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle demiştir: ''Kim sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.''

Buhârî (1469) ve Müslim (1053) rivayet etmiştir.

Ebû Mâlik el-Eş'arî -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Sabır, bir nurdur.''

Müslim rivayet etmiştir. (223)

Atâ bin Ebu Rabâh'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: İbni Abbâs -radıyallahu anhuma- bana dedi ki: Sana cennetlik bir kadın göstereyim mi? Ben: Evet, göster, dedim. İbn Abbâs şöyle dedi: Şu siyah kadın bir gün Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e geldi ve şöyle dedi: Beni sara nöbeti tutuyor ve üstüm başım açılıyor. Benim için Allah’a dua edin. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Eğer sabredeyim dersen, sana Cennet vardır. Ama yine de istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim.» buyurdu. Bunun üzerine kadın dedi ki: Ben sabredeceğim. Ancak sara tuttuğu zaman üstüm başımın açılmaması için dua edin. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de onun için dua etti. Buhârî (5652) ve Müslim (2576) rivayet etmiştir.

Ebû Saîd ve Ebû Hureyre -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle demiştir: ''Mü'mine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken bile hatalarına kefaret olur.'' Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir. Müslim'de geçen lafız şöyledir: ''Mü'mine isabet eden her hastalık, yorgunluk, rahatsızlık, üzüntü, keder, hatta onun kaygılandığı kaygısı bile günahlarına keffaret olur.''

"Nasab" kelimesi yorgunluk, "vasab" kelimesi ise hastalık demektir.

Âişe -radıyallahu anha-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ''Ona batan bir diken kadar bile olsa, Müslüman'ın başına gelen her bir musibeti, Allah günahlarına kefaret kılar.'' Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.

Müslim'in rivayeti şöyledir: ''Müslüman'a isabet eden bir diken veya bundan daha büyük ne (musibet) gelse, Allah onlarla hatalarını kesip atar.''

Başka bir rivayette: ''Onlarla kulunu bir derece yükseltir ve ondan bir hatasını siler.''

Yine Müslim'in başka bir rivayetinde: Mina'da olan Âişe -radıyallahu anha-'nın yanına Kureyş kabilesinden gençler gülerek geldiler. Onlara dedi ki: Sizleri güldüren şey nedir? Dediler ki: Falanca, otağın çadırının ipinin üzerine düştü. Neredeyse boynu kopacaktı veya gözü çıkacaktı. Âişe dedi ki: Gülmeyiniz! Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim: ''Müslüman'a bir diken batsa veya bundan daha büyük ne (musibet) gelse, Allah bu sebeple kendisine bir sevap yazar ve onun bir hatasını siler.''

İbni Mes'ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ''Allah, hastalıktan veya başka bir şeyden zarar gören bir Müslümanın günahlarını, ağaçların yapraklarını döktüğü gibi döker.'' Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.

 Sıtma Hastalığının Sevabı

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem- Ümmü Sâib veya Ümmü Müseyyeb'in yanına geldi ve şöyle dedi: '''Ey Ümmü Sâib veya Ümmü Müseyyeb! Sana ne oldu da titriyorsun?'' Dedi ki: "Sıtmaya yakalandım! Allah onu kahretsin!" Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dedi: ''Sıtmaya sövme! Çünkü o, körüğün demirin kirini ve pasını giderdiği gibi ademoğlunun hata ve günahlarını giderir.''

Müslim rivayet etmiştir. (2575)

Abdullah -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in çok şiddetli hastalığı esnasında yanına geldim ve O'na dedim ki: Sen, çok şiddetli derecede hastasın. Bundan ötürü sana iki sevap mı var? Şöyle buyurdu: ''Evet. Allah, kendisine herhangi bir zarar isabet eden Müslüman kimsenin günahlarını, ağaçların yapraklarını döktüğü gibi döker''.

Buhârî (5647) ve Müslim (2571) rivayet etmiştir.

 Gözlerini Kaybettiği Halde Sabredip, Karşılığını Allah'tan Bekleyen Kimsenin Sevabı

Enes Bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

''Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum iki sevgilisiyle (gözleri) sınanır da buna sabrederse, o ikisine karşılık ona Cennet'i veririm.''

İki gözünü kastediyor.

Buhârî rivayet etmiştir (5653)


 Yoldan Rahatsızlık Veren Bir Şeyi Kaldırmanın Sevabı

Ebû Zerr –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi amelleri arasında, gelip geçenlere rahatsızlık veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescitte temizlenmeden bırakılmış balgamı gördüm.''

Müslim rivayet etmiştir. (553)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Bir adam yolda yürürken, dikenli bir dal bulmuş ve onu yoldan kaldırmış. Bu sebeple Allah da ondan memnun olmuş ve onu bağışlamıştır.''

Buhârî (652) ve Müslim (1914) rivayet etmiştir.

Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Bir adam yürürken yol ortasında bir ağaç dalı gördü ve şöyle dedi: Allah’a yemin olsun ki bu dalı Müslümanlara rahatsızlık vermemesi için uzaklaştıracağım. Bu sebeple Cennet'e konuldu.''

Müslim rivayet etmiştir. (1914)

Ebû Hureyre –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Yol üstünde, insanları rahatsız eden bir ağacı kesen bir adamın Cennet nimetleri içinde yüzdüğünü gördüm''.

Müslim rivayet etmiştir. (1914)

 Yılan veya Kertenkele Öldüren Kimsenin Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''İlk darbede bir kertenkele öldüren kimseye yüz sevap yazılır. İkinci darbede öldürürse daha az sevap vardır. Eğer onu üçüncü darbede öldürürse daha da az sevap vardır.''

Müslim rivayet etmiştir. (2240)

 Güvenilir Doğru Sözlü Tüccarın Sevabı

Hakîm Bin Hizâm -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Alışveriş yapan iki kişi (alışverişi tamamlayıp) birbirinden ayrılmadığı sürece tercih hakkına sahiptir. Alışverişte ikisi de doğruyu söyler ve (malın veya ücretin) kusurunu açıklarsa ikisinin alışverişi de bereketli olur. İkisi de kusurunu gizler ve yalan söylerse ikisinin de alışverişinin bereketi kaybolur.''

Buhârî (2110) ve Müslim (1532) rivayet etmiştir.

 Alışverişte Hoşgörülü Olmanın Sevabı

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Satarken, alırken, alacağını isterken, hoşgörülü olan kimseye Allah rahmet etsin.''

Buhârî rivayet etmiştir (2076)

 Allah Teâlâ'dan Korkarak İffetini Koruyan Kimsenin Sevabı

Sehl Bin Sa'd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kim bana iki yanağı (dili) ile iki bacağı (üreme organı) arasındakine kefil olursa, ben de ona Cennet sözü veririm.'

Buhârî rivayet etmiştir (6474)

''İki yanak arasındaki '' sözüyle dil, ''iki bacak arasındaki'' sözüyle de üreme organı kastedilmiştir.


 Tövbe Etmenin Sevabı

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, birinizin ıssız çöl yolculuğunda üzerindeki yiyecek ve içeceği ile birlikte devesini kaybetmiş ve tüm ümitlerini de yitirmiş bir halde bir ağacın gölgesine uzanıp yatarken birden bire devesinin yanına dikiliverdiğini gören ve yularına yapışıp, aşırı sevincinden dolayı dili sürçerek: ''Ey Allahım! Sen benim kulumsun ben de senin Rabbinim.'' diyecek kadar sevinen kimseden çok daha fazladır.''

Müslim rivayet etmiştir. (2747)

 Fitne Zamanı Salih Amel İşlemenin Sevabı

Ma'kil bin Yesâr -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kaosta ibadet etmek, bana hicret etmek gibidir.''

Müslim rivayet etmiştir (2948) .

''Kaos'' kelimesi ihtilaf ve fitne manasına gelmektedir.


 Fakirlerin ve Mazlumların Sevabı

İmrân bin el-Husayn –radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Cennet'e baktığımda oradakilerin çoğunluğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehennem'e baktığımda ise oradakilerin çoğunluğunun kadınlar olduğunu gördüm.''

Buhârî (3241) ve Müslim (2737) İbni Abbas -radıyallahu anhuma-'dan rivayet etmişlerdir.

Usâme -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Cennet'in kapısından baktığımda, oraya girenlerin çoğunun yoksullar olduğunu gördüm. Zenginler ise (hesap için) alıkonulmuştu. Cehennemlik olanların ateşe atılması emredildi. Cehennem'in kapısından baktığımda ise girenlerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm.''

Buhârî (5196) ve Müslim (2736) rivayet etmiştir.

Sevbân -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında duruyordum. Yahudilerden bir haham geldi ve: "Sana soru sormaya geldim." dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: ''Seninle konuşursam sana bir faydası olur mu?'' diye sordu. Yahudi dedi ki: ''Kulağımla seni dinlerim.'' Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elinde tuttuğu bir dal parçasıyla onu dürttü ve: ''Sor.'' dedi. Yahudi dedi ki: ''Yeryüzü, yerin ve göklerin dışında başka bir şeye dönüştürüleceği gün (kıyamet günü) insanlar nerede olacaklar?

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- : ''Onlar Sırat köprüsünün önündeki karanlık içinde olacaklar, buyurdu. Yahudi dedi ki: "İnsanlardan köprüyü ilk geçenler kimler olacak?" Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: ''Muhacirlerin fakirleri.''

Müslim rivayet etmiştir. (315)

Ebû Abdurrahman el-Hubulliy'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Benim de yanında olduğum bir gün Abdullah bin Amr bin el-Âs'a üç kişi geldi ve dediler ki: Ey Ebû Muhammed! Allah'a yemin olsun ki, ne nafaka, ne binek, ne de mal olarak hiçbir şeyimiz yok. Onlara dedi ki: Nasıl isterseniz öyle olsun. Dilerseniz, bize başvurursunuz. Biz de Allah'ın sizin için kolaylaştırdığı kadarını size veririz. Dilerseniz durumunuzu sultana arz ederiz. Dilerseniz de sabredersiniz. Çünkü ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle buyurduğunu işittim: ''Kıyamet günü muhacirlerin fakirleri, zenginleri Cennet'te kırk sonbahar geçeceklerdir.'' Bunun üzerine onlar dediler ki: "Biz sabrederiz. Hiçbir şey istemiyoruz."

Müslim rivayet etmiştir. (2979)

''el-Ceddu'' kelimesi talih ve zenginlik manasına gelir.


 Allah Hakkında Hüsnüzan Yapmanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Allah Teâlâ buyurdu ki: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim.''

Buhârî (7405) ve Müslim (2675) rivayet etmiştir.

 Selamı Yaymanın Sevabı

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ''Siz, iman etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.''

Müslim rivayet etmiştir. (93)

Abdullah bin Selam -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle dediğini işittim: ''Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selametle Cennet'e girersiniz.''

Tirmizî (2485) rivayet etmiş ve ''Hasen sahih bir hadis'' olduğunu söylemiştir.

 Ev Halkına Selam Vermenin Sevabı

Enes -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir keresinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana şöyle dedi: ''Ey Oğlum! Ailenin yanına geldiğinde selam ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun.'' Tirmizî (2698) rivayet etmiş ve ''Hasen sahih bir hadistir.'' demiştir.

 Merhametli Olan Kimselerin Sevabı

Usâme Bin Zeyd –radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Muhakkak ki Allah, ancak merhametli kullarına rahmet eder.''

Buhârî (1284) ve Müslim (923) rivayet etmiştir.

 İcabet Saatinde Dua Etmenin Sevabı

Câbir -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

''Gece vakti öyle bir zaman vardır ki, Müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’tan dünya ve ahirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu, her gece böyledir.''

Müslim rivayet etmiştir. (757)

 Allah'a Davet Etmenin Sevabı

Sehl bin Sa'd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Allah'ın senin elinle bir kişiye hidayet etmesi, senin için kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır.''

Buhârî (3009) ve Müslim (2406) rivayet etmiştir.

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''İnsanları doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksiltilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de, kendisine uyanların günahı kadar günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksiltilmez.''

Müslim rivayet etmiştir. (2674)

Cerîr bin Abdullah -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

''Kim, İslâm'da kendisinden sonra da insanların uyguladığı güzel bir yol açarsa, o kimseye onunla amel edenlerin sevabı kadar sevap yazılır. Onunla amel edenlerin sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Her kim de, İslâm'da kendisinden sonra da insanların uyguladığı kötü bir yol açarsa, o kimseye onunla amel edenlerin günahı kadar günah yazılır. Onunla amel edenlerin günahlarından da hiçbir şey eksilmez.''

Müslim rivayet etmiştir. (1017)

 Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Hadisini Aktarmanın Sevabı

İbn Mes'ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şöyle söylediğini işittim:

''Allah, bizden bir söz işitip, işittiği gibi de başkalarına aktaran kişinin yüzünü aydınlatsın. Sözümün aktarıldığı kişi, sözü benden işiten kişiden daha anlayışlı ve kavrayışlı olabilir.''

Tirmizî (2657) rivayet etmiş ve ''Hasen sahih bir hadis'' olduğunu söylemiştir.

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ''Şüphe yok ki Allah, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesinden ve bir şey içtikten sonra hamdetmesinden razı olur.''

Müslim rivayet etmiştir. (2734)