Müslüman, haccı edâ ettikten sonra günahlarının bağışlandığını garanti etmeli mi, yoksa korku ve endişe içinde mi kalmalıdır?
Müftü : Muhammed Salih el-Muneccid
Çeviri: Muhammed Şahin
Tetkik: Ali Rıza Şahin
The Publisher: Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan
Tanımlama
Değerli âlim Muhammed Salih el-Muneccid’in cevapladığı sorunun metni şöyledir: Şöyle bir hadis vardır. Deniliyor ki: Haccı doğru bir şekilde edâ edersen,annenden çıplak doğmuş gibi her türlü günah ve hatalardan arınmış bir halde (âilene veya memleketine) dönersin. Ben, Allah’a hamd olsun hac farîzasını edâ ettim.Hac farîzamın Allah’ın izniyle sahih olduğuna inanıyorum. Fakat arasıra ve namaz sırasında hacdan önce işlemiş olduğum günahları hatırlıyor ve kendimde şiddetli bir stres ve korku hissediyorum ve Allah Teâlâ’dan af ve mağfiret diliyorum. Bu sebeple dâima pişmanlık ve vicdan azabı içinde mi olmalıyım, yoksa bu günahları hatırlamamaya çalışmalı ve Allah Teâlâ’nın benim günahlarımı bağışlayacağına dâir ümitli mi olmalıyım?
Ayrıntılı açıklama
Müslüman, haccı edâ ettikten sonra günahlarının bağışlandığını garanti etmeli mi, yoksa korku ve endişe içinde mi kalmalıdır?
] Türkçe – Turkish – تركي [
Muhammed Salih el-Muneccid
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2011 - 1432
﴿ بعد أداء الحج هل يضمن المسلم غفران ذنوبه ﴾
« باللغة التركية »
محمد صالح المنجد
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2011 - 1432
Soru:
Şöyle bir hadis vardır. Deniliyor ki:
"Haccı doğru bir şekilde edâ edersen,annenden çıplak doğmuş gibi her türlü günah ve hatalardan arınmış bir halde (âilene veya memleketine) dönersin. Ben, Allah'a hamd olsun hac farîzasını edâ ettim. Hac farîzamın Allah'ın izniyle sahih olduğuna inanıyorum. Fakat arasıra ve namaz sırasında hacdan önce işlemiş olduğum günahları hatırlıyor ve kendimde şiddetli bir stres ve korku hissediyorum ve Allah Teâlâ'dan af ve mağfiret diliyorum. Bu sebeple dâima pişmanlık ve vicdan azabı içinde mi olmalıyım, yoksa bu günahları hatırlamamaya çalışmalı ve Allah Teâlâ'nın benim günahlarımı bağışlayacağına dâir ümitli mi olmalıyım?
Cevap:
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Birincisi:
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: مَنْ حَجَّ لِلَّهِ فَلَمْ يَرْفُثْ، وَلَمْ يَفْسُقْ، رَجَعَ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ.))
[ رواه البخاري ومسلم ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle derken işittim:
-Kim, hacceder ve hac sırasında (ihramlıyken eşiyle) cinsel ilişkiye girmez ve hiçbir günah işlemezse, (âilesine veya memleketine) anasından doğduğu gün gibi, günahsız olarak döner."[1]
Burada iki noktaya dikkat çekmemiz gerekir:
Birincisi: Şüphesiz ki bu, mebrûr haccın mükâfatıdır. Her kim, haram bir mal ile haccederse veya haccı, Allah Teâlâ'nın rızâsı için olmazsa veya hac sırasında kendisinden eşiyle cinsel ilişkiye girmek veya günah işlemek gibi şeyler vukû bulmuşsa, onun haccı, mebrûr olmaz ve âilesine veya memleketine anasından doğduğu gün gibi günahsız olarak dönmüş olmaz.
İbn-i Abdilberr -Allah ona rahmet etsin-, "Mebrûr Hac" hakkında şöyle demiştir:
"... Mebrûr hacca gelince, denildi ki: Mebrûr hac, içinde hiçbir riyâ, şan, şöhret ve eşiyle cinsel ilişkiye girmenin olmadığı, hiçbir günahın işlenmediği ve helal mal ile yapılan hacdır."[2]
Bazı ilim ehli ise şöyle demişlerdir:
"Mebrûr hac; kabul olunan hacdır. Kabul olun-masının alameti ise; kulun, Rabbine isyana (O'nun emir ve yasaklarına karşı gelmeye) tekrar dönmemesi ve hak sahiplerine haklarını iâde etmesidir."
İkincisi: Şüphesiz ki hac, keffâretler ve borçlar gibi kulun üzerindeki farz ve vâcip olan borçları düşürmez.
İkincisi:
Allah Teâlâ'nın, hac menâsikini edâ etmeyi kendisine ikramda bulunduğu müslüman, korku içinde olmalı ve amelinin kabul olunduğundan emin olmamalı-dır.Bu, müslümanın, Allah Teâlâ'nın rahmetinden ümitsiz olması anlamında değildir.Aksine müslümanın gurura kapılmaması ve amelini kabul etmesi için Rabbi -azze ve celle-'ye samimi bir duâ ile yönelmesi içindir.Kul, Rabbinin huzuruna çıkacağı kıyâmet günü için, amel defterinin sevap hanesini salih amelle arttırmak amacıyla Rabbine yönelmelidir.
Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de mü'minleri vasfederken şöyle buyurmuştur:
(( وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ{60} أُوْلَئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ{61} )) [ سورة المؤمنون الآيتان: 60-61 ]
"Mallarını hayırlı amellerde harcayanlar, (amellerinin kabul olunmamasından) ve Rablerine döndüklerinde (cehennem azabından kurtulamamak-tan korkup) kalpleri ürperir. İşte onlar, hayırlarda (her türlü salih amellerde) koşuşurlar ve onlar, o (hayırlı) işlerde öne geçenlerdir!"[3]
Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَن هَذِهِ الْآيَةِ: ( وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ...) قَالَتْ عَائِشَةُ: أَهُمُ الَّذِينَ يَشْرَبُونَ الْخَمْرَ، وَيَسْرِقُونَ؟ قَالَ: لَا يَا بِنْتَ الصِّدِّيقِ! وَلَكِنَّهُمُ الَّذِينَ يَصُومُونَ، وَيُصَلُّونَ، وَيَتَصَدَّقُونَ، وَهُمْ يَخَافُونَ أَنْ لَا يُقْبَلَ مِنْهُمْ، أُولَئِكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ.)) [ رواه الترمذي وابن ماجه وصححه الألباني في صحيح الترمذي ]
& & & & & &
Bilimsel kategoriler: