Tevbenin şartları vardır. Tevbe eden kimse bu şartları yerine getirip gerçekleştirirse, Allah’ın izniyle tevbesi kabul olunur.Bu sebeple insanın, ölümünü görmedikçe, öldüğü kesinleşmedikçe, canı boğazına dayanmadıkça veya güneş battığı yerden doğmadıkça veyahut da insanlar kıyâmetin koptuğundan emin olmadıkça, tevbe kabul edilir.
Tevbe, Allah Teâlâ’ya en sevimli gelen amellerden olup, dünya ve âhirette kurtuluşa ermenin sebebidir.Allah Teâlâ, mü’minlere tevbe etmelerini emretmiş, lütuf, hoşgörü ve rahmeti çok geniş olduğu için onları tevbe etmeye teşvik etmiştir.Allah Teâlâ, kendisinin ihtiyacı olmamasına rağmen kullarının kendisine tevbe etmelerinden hoşnut olur ve işlediği günahları ne kadar büyük olursa olsun, o günahlara tevbe ettikleri zaman onların tevbelerini kabul eder.
Yalandan mutlaka kaçın! Çünkü yalan; bilinen şeyler hakkındaki tasavvur ve düşünceni ifsad eder.Buna ilâve olarak; bu bilinen şeylerin insanlara karşı şeklini de ifsad eder. Çünkü yalan; olmayan bir şeyi mevcut, mevcut olan bir şeyi yok, bâtılı hak, hakkı bâtıl olarak, hayrı şer ve şerri de hayır olarak gösterir. Dolayısıyla yalan, bir cezâ olarak, sahibinin düşünce ve ilmini ifsad eder.
Tevhîdin şânı büyüktür. Bunun içindir ki, kelime-i şehâdeti zikrederek hayatını tevhîdi ikrarla sona erdiren kimsenin mükâfâtı; Allah Teâlâ’nın onu cennete girdirmesi olmuştur. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, ölmek üzere olan kimseye, Allah’a hüsn-i zan beslemesini ve rahmetini arzu etmesini emretmiştir.
Ölümü ve ölümden sonrasını hatırlamak, nefsi ıslah etme ve onu ileride sâlih amel işleyip dünyaya meyletmemeye teşvik etme konusunda çok etkilidir. Bunun içindir ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ölümü çokça hatırlamaya teşvik etmiştir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- müslümanın, başına gelen belâlardan dolayı ölümü temennî etmesini yasaklardı. Çünkü insan, hayrın, ölümünde mi yoksa hayatında mı olduğunu bilemez. Aksine Allah Teâlâ’dan, kendisi hakkında hayırlı olanı takdir etmesini istemelidir.
Mü’min, ölürken, Rabbinin katındaki nimetlerle müjdelendiğinde O’na kavuşmaya sevinir ve bunun için Allah’a kavuşmayı sever. Nitekim cenâzesi omuzlarda taşınırken Rabbinin rahmetini, lütuf ve ihsanını ümit ettiği için şöyle der: Beni çabuk götürün! Beni çabuk götürün!
Dili haramlara düşmekten ve ilgilendirmeyen şeyleri konuşmaktan alıkoymak ve korumakta büyük iyilikler, dünya ve âhirette cehennem azabından kurtuluş vardır. Bunun içindir ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanları buna teşvik edip yönlendirmiş ve bunun en büyük kurtuluş yollarından birisi olduğunu haber vermiştir.
Dilin tehlikesi büyüktür.Dilin tehlikesinden sakınmanın zor olması ve bu hataya düşmenin kolay olması gibi kötü sonuçlarından dolayı dilin tehlikesinden sakınmak ve onu hayırdan başka şeylerde kullanmamak gerektiği konusunda pek çok delil gelmiştir. Bunun içindir ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanları en çok cehenneme sokan şeyin, insanın dili olduğunu haber vermiştir.
Vakit, hayatın kendisidir. Her kim, vaktini boşa harcayarak kaybederse, hayatını kaybetmiştir demektir. Âhirette de boşa harcadığı bu vaktinden hesaba çekilecektir. Birçok insan, vakti konusunda aldanıp hüsrana uğramakta, vaktini, dünya ve âhirette kendisine hüsran olarak dönecek şeylerde harcamaktadır.
İnsanların toplandıkları ve orada konuştukları meclisleri olması gerekir. Bu meclislerin en hayırlısı ise, Allah -azze ve celle-’nin adının anıldığı meclisleridir. Allah Teâlâ’nın adı anılmayan ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e salât getirilmeyen meclisler, yerilmiş ve çirkin görülmüş meclislerdir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu meclislerden uyarmış ve vakitlerini faydasız şeylerle geçirdikleri için bu meclislerin kıyâmet günü sahipleri için bir pişmanlık ve noksanlık olacağını haber vermiştir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ’nın adı anılmayan bu meclislerin nasihat için yumuşamayan ve hatırlatmaya da yanaşmayan kalplerin katılaşmasına sebep olacağını haber vermiştir.
Gazze’de zulme uğrayan kardeşlerimizle dayanışmak ve orada katledilen müslüman kardeşlerimizin şehitler olduklarını Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in hadislerinden derlediğim bu hadislerle müjdelemek istedim.Allahım! Onları şehitler olarak kabul et. Amin...
Bu makale, hac ve umre yolculuğuna çıkacak olan kimsenin yolculuktan önce, yolculuk sırasında, umre ve hac menasikini edâ ederken ve bu yolculuktan dönerken yapması müstehap olan amelleri içermektedir.
Bu makale, hac ve umrenin anlamını, hac ve umrenin hükmünü, haccın farz olmasının şartlarını ve hacda kimin vekâlet yapabileceğini Kur’an ve sünnetten delillerle açıklamaktadır.
Bu makale, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in, Zilhicce’nin 8. günü olan Terviye gününden 13. gün olan Teşrik günlerinin son gününe kadar hacda yaptığı amelleri açıklamaktadır.
Bu makale, bazı hacıların hac sırasında yaptıkları hataları açıklamaktadır.Örneğinİ İhram sırasında, Mescid-i Haram’a girerken, Arafat’ta vakfeye dururken, Müzdelife’de gecelerken, cemrelere taş atarken ve Vedâ tavafı gibi...
Bu makale, haccın büyük faydalarını, hacda yapılan amellerden yola çıkarak güzel bir şekilde açıklamaktadır.Örneğin: Telbiye, Beytullahı tavaf, safa ve Merve arasında sa’y, Arafat’ta vakfe, Müzdelife ve Mina’da geceleme ve cemreleri taşlama gibi...